İlginç bir toplumuz.
Halkıyla, bürokratıyla, politikacısıyla, sanayicisiyle, yatırımcısıyla gerçekten ilginç bir toplumuz.
Gördüğümüz yanlışlara, çelişkilere sessiz kalmayı, sanki görev edinmişiz.
Bir örnek vererek konuya biraz açıklık getireyim;
Koca bir ormanın metrekarelerce ağacını keserek, kesilen bölüme kocaman üç harf yazmak bize özgü bir tutum olsa gerek.
Nedir o üç harf?
OGM.
Açılımı, Orman Genel Müdürlüğü.
Bu Orman Genel Müdürlüğü denen kamu kuruluşun, ormanın içinde, ağaçları kesip, kıraçlaştırdığı bölüme OGM yazmasını bir türlü anlayamıyorum.
Belki bildikleri kitabi bir şey vardır ya da yıllar önce verilen bir sakat emir, hala yürürlüğünü sürdürüyordur.
Bir haftayı aşkın bir süredir Bolu’dayım.
Orman içinde bir termal tesisteyim.
Bu yörede kazmayı vurduğunuz yerden sıcak su fışkırıyor.
Bazı yatırımcılar da devletin pek kullanamadığı bu yeraltı sıcak suyunu paraya dönüştürmek için, gelip buralarda termal tesisler yapmışlar, “arz – talep” ilişkisi olsa gerek, yeni yeni inşaatlar hala sürüyor.
Bu termal tesisler yapılırken, ormanlar yok edilmiş kimin umurunda.
Gördüğüm kadarıyla bu orman talanı aralıksız sürüyor.
Kazmayı vurup sıcak suya ulaşan bazı inşaat şirketleri, ormanın içine termal tesisler kuruyorlar.
Bu arada, orman ağaçları kesilmiş, doğanın dengesi bozulmuş kimselerin umurunda bile değil.
Ve benim güzel insanlarım buralarda devre mülk denen bir sistemle konut satın alarak mülk sahibi olup yılda 10 günlüğüne 15 günlüğüne gelip, sıcak su havuzlarına giriyorlar.
Ormanları eritiyormuşuz, kimse aldırış bile etmiyor.
Cennet ülkemin çeşitli güzelliklerinde yararlanmak isteyen muhterem yurttaşlarım, ormanların katledildiği bile bile bu orman talanına katlanıyorlarsa, aşk olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimden.
Ve sevgili okurum, ben de şimdi bu sözünü ettiğim, sıcak su çıktıktan sonra ormanın bir bölümünü yok ederek kurulan bir termal tesiste sıcak suya girip, içim yana yana keyfini çıkarıyorum.
Şu çelişkiye bakın…
|