Elinizi şöyle bir şakağınıza koyun ve düşünün…
Son 30…
Hatta…
40 yıl içinde iç politika anlamında da demiyorum, hemen her konuda…
Özellikle de dış politika alanında…
Bu kadar aşağılandığımız…
Küçümsendiğimiz…
Yöneticilerimizin diğer ülke yöneticileri tarafından suçlandığı bir dönem oldu mu?
Elbette olmadı…
Hani dünya liderliği falan diyoruz ya…
Bu tür bir tanımlamanın da…
Kendi kendimizi avutmak…
Veya seçmenin kalbini kazanmaktan başka hiçbir anlamı bulunmuyor.
Hem zaten…
Kendinize hangi ad ve unvanı verirseniz, verin…
Sizi takip eden bir ülke bile yoksa kimseye örnek olamıyorsanız, takılan ad…
Unvan…
Ya da adı her neyse, sadece ve sadece hikaye durumundadır…
Peki, neden mi böyle oluyor?
Söyleyim;
Çünkü bugün…
Ülkemizi yöneten anlayışta ulus bilinci yok, bu olmayınca da haliyle devlet aklı gibi bir durum da oluşmuyor…
Dolayısıyla ülkenin ortak çıkarları gibi bir düşünce de söz konusu olamıyor.
Neden mi?
Daha açık söyleyim…
Bizim ülkemiz laik…
Demokratik…
Çağdaş bir ülke mi? En azından yakın zaman kadar öyle kabul ediliyordu…
Böyle bir ülkede…
İsteyen Sünni…
Alevi…
Ya da 4 mezhepten herhangi birini…
Bunlardan yola çıkan tarikat ve cemaatleri benimsemiş olabilir mi?
Olabilir ancak…
Şurası önemli.
Eğer ki siz…
Olaylara ulus penceresinden bakmayıp…
Ulusal çıkarlar gibi bir kavramı tanımayıp…
Ülkenin ortak çıkarları gibi bir anlayışın varlığından habersiz olup…
Olaylara…
Sadece mensup olduğunuz…
Mezhep…
Tarikat ve cemaat penceresinden bakıyorsanız…
Bilin ki, bu anlayışla…
Ne Ege’deki adaların işgal edildiğini görebilirsiniz…
Ne de Suriye’de yaşanan sorunun bir parçası olduğunuzu…
Doğrusunu söylemek gerekirse…
Irak’ın parçalanmasına yol açtığınızın bile farkında olamazsınız…
Demem o ki…
İşin nirengi noktası ulus bilincidir…
O olursa devletinizin ve ulusunuzun, ülkenizin çıkarlarınızıkoruyabilirsiniz…
Ama yoksa…
Koruyabileceğiniz…
Tarikat ve cemaatinizin çıkarlarından daha ötesi değildir…
|