Bakmak ve görmek…
Bakarak görememek.
Bakmak nedir, görmek nedir?
Galiba biz hep bakıyoruz.
Ve bakıp geçiyoruz.
Baktığımızı görmeyi unuttuk gibi.
Keşke unutmasaydık da baktığımızı görebilseydik…
Şimdi “bu da ne demek” diye sorabilirsiniz.
Çok basit bir biçimde ve kısaca anlatmaya çalışayım;
Hatay denince aklınıza ne gelir?
Harbiye’de tavuk, üstüne de künefe yemek gelir değil mi?
Hatay şimdi o iklimi yaşamıyor.
Önemli olan Hatay’ı ve Hatay’da fink atan egemen ülkelerin istihbarat ajanlarını görebilmek.
Bakıyoruz ama görebiliyor muyuz?
Kilis denince aklınıza ne gelir?
“Kilis tavası” ve “Kilis katmeri” gelir değil mi?
Kilis şimdilerde Suriyeli sığınmacıların sıkıntısını yaşıyor.
2,5 milyon sığınmacının kaçı Kilis’te yaşıyor?
Bakıyoruz ama görebiliyor muyuz?
Gaziantep, 2 milyona dayanan nüfusuyla, kaç sığınmacıyı barındırıyor?
Üstelik ödüllü ve “marka şehir”.
Belediyeler, yolları yağan kardan temizleyip trafiği açması gerekirken, cami temizliği yapıyor.
Hep bakıyoruz ama görebiliyor muyuz?
Diyarbakır’ı ve ilçelerini, Şırnak’ı ve ilçelerini, Mardin’i, Hakkari’yi her akşam televizyonlardan oturup, macera filmi izler gibi izliyoruz.
Yani bakıyoruz.
Bir şeyler görebiliyor muyuz?
Kapı komşumuzun, benzi solmuş, geçmiş olsun deyip geçiyoruz.
Nedenini, nedenlerini düşünebiliyor muyuz?
Görmeye çalışıyor muyuz?
Bakmak ile görmek arasındaki farkı bilmem anlatabildim mi?
Bakıp bakıp geçmiyor muyuz?
Hadi bakalım, iyi görmeler…
|