Hani emekliyi ikiye ayırıp, bir bölümüne “seyyanen” 100 lira zam verip, öteki bölümüne “siz hele biraz bekleyin” dediler ya.
Emeki, ilkin bu “seyyanen” lafına takıldı.
“Seyyanen” ne demekti?
(Hadi onu da ben söyleyeyim; “eşit oranda” demek efendim.)
Emeklinin o şanslı bölümü, yeni yılın ilk ayında maaşına gelecek 100 lira zammı daha alamadan, her şeye yapılan zammı görünce sevinemedi.
Çünkü kullandığı elektriğe zam gelmişti.
Efkardan içtiği sigaraya zam gelmişti.
Şimdilik kendisini bu zamlar ilgilendiriyordu ama daha nelere zam gelecek acaba diye düşünmeden de edemiyordu.
Enflasyon tahmini de tutmamış iki haneli rakama yaklaşmıştı.
Bu enflasyon denen lanetin de kendisini ırgalayacağından emindi.
Suudi Arabistan’daki idamlar, bu ülkenin İran ile arasının bozulması, derken bazı küçük ama zengin körfez ülkelerinin de duruma dahil olması ile yaşanacak mezhep çatışması, “seyyanen” 100 lira zam alan emekli kardeşimi hiç ilgilendirmiyordu.
Ülkenin Doğu’sunda, Güneydoğu’suna yaşanan sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, şehitsiz günün geçmemesi, aldığı 100 lira zammın eridiği kadar düşündürmüyordu onu.
Onu düşündüren başka bir konu vardı?
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu, kendilerine sorulan bir soruya, “nişanlı çiftler el ele tutuşmamalı ve baş başa kalmamalı ” diye açıklama yapmıştı.
Yeni nişanladıkları torunu ile nişanlısını el ele görmüş ve kara kara düşünmeye başlamıştı.
Şimdi koskoca Diyanet işleri Başkanlığı, kalkıp yalan mı söyleyecekti?
Bu fetvanın mutlaka bir hikmeti vardır diye düşündü.
Ve maaşına yapılan 100 liralık “seyyanen” zammı ve de bu zammı daha alamadan eridiğini düşünmeyi bırakıp, yeni nişanlanan torunu ile nişanlısının el ele tutuşmaları içine dert oldu.
Artık zammı, zamları düşünmüyor.
Şimdi oturmuş kara kara bu fetvanın nereye varacağını düşünüyor…
|