1950li, 1960lı yıllarda ilkokulda, ortaokulda, lisede okuyanlar anımsayacaklardı.
“Yurttaşlık Bilgisi” diye bir dersimiz vardı.
Tabi bu dersin, adı “Yurttaşlık Bilgisi” olan bir de kitabı…
Öğretmenlerimiz bu derste bize, yurttaşlığın ne demek olduğunu öğretir, yurttaşlık sorumluluğunun ne demek olduğunu anlatırlardı.
Bu dersin konusu salt bunlar değildi tabi.
Anayasa’nın ne demek olduğu, yasaların nasıl yapıldığı ve ne demek olduğu, cumhuriyetin, meclisin, demokrasinin, hukukun, laikliğin, özgürlüğün, dayanışmanın, yardımlaşmanın da ne demek olduğu öğretilirdi.
Şimdilerde “Yurttaşlık Bilgisi” diye bir ders yok.
Dolayısıyla “Yurttaşlık Bilgisi” adlı kitap da yok.
Bu ders kaldırılmasaydı, daha da geliştirilerek öğretilseydi ne olurdu?
Ortaokula giden bir öğrenci, “üç tarafı denizle çevrili cennet ülkemde neden bir denizcilik bakanı yoktur?” diye düşünebilirdi.
Sorgulayabilirdi.
Yine ayni öğrenci, “Avrupa Birliği bizi eşiğinden sokmazken, bizde neden Avrupa Birliği ile ilgili bir bakan var?” diye düşünebilirdi.
Sorgulayabilirdi.
Yurttaşlık Bilgisi dersi gören bir öğrenci, bu H1V1 virüsünün, yani anlaşılabilir adıyla domuz gribinin, hep ülkede kargaşa yaşanırken neden ortaya çıktığını düşünür, daha kötüsü sorgulayabilirdi.
Beyaz Şov’a telefonla katılıp “çocuklar ölmesin” diyen için, terör örgütünün propagandasını yaptı diye, etliye sütlüye dokunmayan Beyazıt Öztürk’ün linç edilme nedenini sorgulayabilirdi.
Dün İstanbul’da Sultanahmet’te patlayan bombanın hemen ardından, olay için neden yayın yasağı getirildiğini düşünebilirdi.
Sonuç olarak; iyi ettiler de bu Yurttaşlık Bilgisi dersini kaldırdılar.
Yoksa ne olurdu ülkenin hali?...
O zaman güçleri bu Yurttaşlık Bilgisi dersine yetenlerin torunları, yıllar sonra gelip felsefe derslerini de kaldırdılar.
Mantık derslerini de gereksiz bulup, ona da “mülga” deyiverdiler.
Çağımızda zaten kafa karıştıran bu tür derslere gerek olmadığını, cep telefonları icat edildikten ve biz de bu icadın aptal pazarı olduğumuzdan anlayıverdik.
Günümüzde, sosyal paylaşım sitelerinde sörf yapmaktan, televizyonlarda kimin eli kimin cebinde programları izlemekten gözümüzün önünü göremememiz pek de kolay sağlanmadı.
Nemize bizim Yurttaşlık Bilgisi, felsefe, mantık dersleri.
İyi ki kaldırdılar da dikensiz gül bahçelerinde, günlük güneşlik bir ortamda yaşayıp gidiyoruz(!).
Bir de bakıp geçtiğimizi görebilsek…
|