Bundan yaklaşık 4 yıl kadar önce ülkemizin o günkü başbakanı ne diyordu…
“Şam’a gireceğiz ve Emevi camiinde namaz kılacağız…”
Sözlerşaşırtıcıydı…
Çünkü o yıllarda Suriye ile herhangi bir sorun olmadığı gibi iki ülkenin ilişkileri de oldukça güzel gidiyordu.
Ama başka bir şey daha vardı…
O yıllarda Arap baharı denilen ABD ve AB destekli bir rüzgar tüm Arap ülkelerini etkiliyor…
Bizimkiler de ABD ‘den aldıkları destekle bölgede rol kapmak uğruna yeni Osmanlıcılığa soyunuyorlardı.
Hani BOP eş başkanıyız ya o yüzden söylüyorum…
Süreç belliydi…
Hem sadece Suriye değil pek çok ülke benzer olaylarla karşılaşmıştı…
Bunun için
Hemen her devlete yapıldığı gibi Suriye devletinden de reformlar yapması istendi…
Bakıldıki sallamıyor…
Onun ardından…
Müslüman kardeşlerin iktidara ortak olması dayatılacaktı…
Tabi bu durumun da herhangi bir egemen ülke tarafından kabul edilmesi mümkün değildi
Haliyle ilgili devlet tarafından da dikkate alınmadı…
Sonrasında Esad’ın diktatör ilan edilmesiyle birlikte düğmeye de basıldı…
Önce…
Esad, Esed oldu.
Ardından da ılımlı muhalefet denilerek…
ABD ve batılı diğer ülkelerin desteğiyle yaklaşık 100 ülkeden gelen başıbozuk, psikopat canilere yol verildi…
İşte daha önce Suruç’ta…
Diyarbakır’da…
Ankara’da…
Son olarak daha birkaç gün önce Sultan Ahmet’te patlayan bombalar
Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve batı tarafından desteklenen o canilerin oluşturduğu IŞİD’in eseri…
En azından şimdilik öyle görünüyor…
Bu durumda insan ister istemez merak ediyor…
Terör duracak mı?
Ya da bundan sonra kimi, nereyi vuracak, bilen var mı?
Şöyle söylemek de mümkün…
“Canlıbombaları eylem yapmadan yakalayamayız” diyerek, sözde demokrasi mavalı okuyan anlayış, bu terörü durdurabilir mi?
Bence zor görünüyor ama bilinen bir şey var…
Hani siz, daha dün Suriye’ye girmekten, Esad’ı devirmekten söz ediyordunuz ya…
Artık sevinebilirsiniz.
Çünkü son Sultan Ahmet’te patlayan bomba da gösterdi ki…
Biz Suriye’ye giremedik ama Suriye bize giriverdi…
Bu gün artık büyük kentlerimizde bile Halep, Şam olarak adlandırılan, üstelik oralara yerleşenlerin yarıdan fazlasının kayıt dışı olduğunun itiraf edildiği mahalleler bile var.
Yani uzun sözün kısası Esad’ı devirmek uğruna Ortadoğu bataklığına koşar adım gidiyoruz…
Ancak
Biz yine de herkesi, Atatürk’ün konuya ilişkin o ünlü sözüyle uyarmaya çalışalım…
Ne demişti Atatürk:
“Yurtta sulh, cihanda sulh...”
Anlamı;Dünyada barıştan yana olursanız…
Komşularınızla barış içinde yaşarsanız…
Ülkenizde de barış olur.
Değilse…
Kışkırttığınız kargaşayı, ülkenize aynen taşırsınız…
|