Bugün yazı yok, fıkralar var.
Hem de Nasrettin Hoca fıkraları…
Gülmeyi neredeyse unuttuğumuz şu günlerde, birazcık tebessüm için Nasrettin Hoca fıkralarının gerekli olduğuna inanıyorum;
Nasrettin Hoca gece bir köye giriyormuş.
Onu yabancı gören köpekler havlamaya başlamış. Hoca karanlıkta taş aramış, kaldırım taşlarına yapışmış, yerinden oynatamayınca, “bu köyde de taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar” diye yakınmış.
Hoca bir gün budamak için ağaca çıkmış, dalları kesmeye başlamış.
Görenler seslenmiş, “Hoca ne yapıyorsun? Bindiğin dalı kesiyorsun…”
Hoca’nın eşi, bir gün giyinmiş, kuşanmış, süslenmiş, hocaya “kime görüneyim, kime görünmeyeyim?” diye sorunca Hoca; “bana görünme de kime görünürsen görün” diye yanıtlamış.
Nasrettin Hoca’ya bazı muzipler sormuş; “Hoca sen akıllı adamsın, dünyanın ortası neresidir?”
Hoca bastonunu yere vurmuş, “nah burasıdır” demiş.
“Etme Hoca, olur mu?” denince, “inanmıyorsanız ölçün bakın” diye yanıtlamış.
Topal Timur, karargahını Hoca’nın yaşadığı kentin yakınlarına kurmuş.
O kentte yaşayanlara şirin görünmek için, onlara bir fil hediye etmiş.
Fil, esnafın dükkanlarında yenecek ne kadar öteberi varsa yemeye başlamış.
Birkaç gün dayanmışlar, olacak gibi değil, Hoca’ya gitmişler, “senin Timur ile aran iyi, hadi gidelim, durumu anlatalım da bu fili geri alsın” demişler.
Hoca “hayhay, buyurun gidelim” demiş, kalabalık bir esnaf gurubuyla Timur’un çadırının önüne gelmişler.
Çadıra yaklaşınca Hoca arkasına dönüp bakmış ki kendisinden başka kimse kalmamış.
Timur’un korkusundan, esnaf yolda kaytarmış.
Hoca Timur’un çadırına girmiş, buyur edilmiş ve isteği sorulmuş.
Hoca, “hünkarım” demiş, “bize hediye ettiğin filin yalnız kalması yüreğimizi dağlıyor. Esnafımız, mümkünse bu file bir eş talep ediyorlar” diye gülümsemiş…
Hoca’nın oğlu babasına seslenmiş; “baba, bir hırsız tuttum.”
“Garibandır oğlum, bırak gitsin” demiş.
Oğlu, “baba ben hırsızı bırakıyorum ama hırsız beni bırakmıyor” diye yakınmış.
Bunlardan daha çok var da bugünlük bu kadar yeter sanıyorum.
Sizi gülümsetebildimse ne mutlu bana…
|