Zaman zaman gerek iktidar partisince…
Gerekse muhalefet partilerince sözde daha demokratik olmak adına ana dilde eğitim uygulanması gerektiği vurgulanır…
Hatta bunu anadilde kamu hizmetine kadar vardıran da bulunuyor ama bunu söyleyenler topluma verdikleri mesajlarda hep özellikle batı demokrasilerinde bunun böyle olduğunu ve bizim de geç kalmadan bu tür adımları atmamız gerektiğini anlatırlar…
Bu tür söylem aslında bir algı operasyonudur…
Çünkü…
Bu tür bir ifadeyi okuyan ya da duyan herkes genellikle mademki oralarda uygulanıyor…
Geride kalmayalım endişesine düşürülür.
Bu sadece bu konu için değil pek çok konu için geçerlidir ve toplumu atacakları adımlar konusunda etkilemeyi amaçlamaktadır…
Şimdi isterseniz şöyle bir soru sormak mümkün…
Gerçekten batı…
Yani Avrupa ülkeleri…
Böyle bir adımı atmış mıdır?
Yoksa bizi ikna etmek amacıyla toplumun bunları öğrenmeyeceği düşüncesiyle yalan mı söylenmektedir…
Bence asıl önemli olan odur.
Bakın size bu işlerin AB ülkelerinde nasıl uygulandığı konusunda 3 ülkeden örnekler vermek istiyorum ki halk oralarda da anadilde eğitimin bırakın uygulanmasını…
Çok kültürlülüğün toplumun parçalanmasına yol açabilecek bir adım olarak kabul edildiğini görsün…
Örneğin AB’nin en önemli ülkesi olan Almanya’dan başlayalım…
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Partisi Hıristiyan Demokrat Birliğinin (CDU) Karlsruhe'deki kongresinde mülteci sorunuyla ilgili konuşurken ne demişti : ”Bize sığınanlar, yasalarımıza ve geleneklerimize saygı duymalı ayrıca Almanca öğrenmeli. Çok kültürlülük paralel toplumlara yol açar. Bu nedenle çok kültürlülük büyük bir yalandır”
Evet, aynen böyle, yani anadilde eğitim falan yok…
Ya Fransa…
Hani bizdeki etnik kimlikçileri çokça destekliyorlar ya o yüzen söylüyorum…
Orada da durum bundan çok farklı değil…
Geçtiğimiz günlerde Fransız Yeşiller Partisi tarafından, bölgesel ve azınlık dillerinin öğretiminin yoğunlaştırılması ve kamusal alan ve radyo ve televizyonlarda kullanılmalarının teşvik edilmesi amacıyla sunulan yasa teklifi 13’e karşı 14 oyla genel kurulda reddediliverdi.
Evet, olay budur ve orada da anadilde eğitim falan uygulanmıyor…
İngiltere farklı olabilir mi dediniz…
İsterseniz son olarak Bir de oradaki uygulamaya bakalım…
Bakalım ne göreceğiz…
Geçtiğimiz günlerde de İngiltere ‘de Başbakan David Cameron: “Müslüman kadınlara dil eğitimi için 30 milyonluk bütçe ayırdıklarını, göçmenlerin İngilizceyi iyi konuşamamaları durumunda ülkeden atılabileceklerini…” söylemedi mi?
O halde üzerinde çok fazla yorum yapmaya falan gerek yok, zaten her şey açık…
Orada da anadilde eğitim yok.
Aslında işin özü şudur…
Avrupa’nın gelişmiş 28 ülkesi, tek bayrak, tek vatan, dek dil, hatta tek ekonomi olma yönünde ilerlemeye çalışırlarken…
Bizimki gibi sömürmek, kaynaklarına el koymak istedikleri ülkelere de demokrasi adına anadilde eğitim adı altında çok kimlikliliği dayatmaktadırlar…
Yani ne derler
“Ele verir talkını kendi yutar salkımı…
Durum budur…
|