Gelin hep birlikte düşünelim;
Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te, kısaca güney sınırımıza yakın illerde, ilçelerde, köylerde yaşayanların her biri birer canlı bomba desem, kim inanır?
(Hani şu vücuduna patlayıcıları sarıp, kalabalıkta kendini patlatan canlı bombalardan söz etmiyorum.)
Kimsenin inanacağını sanmıyorum ama bu saydığım yerlerde sığınmacısından tutun yerlisine kadar sıkıntılar yaşıyor.
Batılı ülkeler, her ne kadar durumu biliyorlarsa da görmezden gelmeyi sürdürüyorlar.
Hatta “para verelim, siz barındırın” kolaycılığına sığınıyorlar.
Gelip bu saydığım bölgeyi görenlerin ise yürekleri burkuyor ancak ne çare yöneticilerinin yürekleri taşlaşmış.
Örneğin; ABD dost mu düşman mı belli değil.
PYD ya da YPG dost mu düşman mı o da belli değil.
Amerika resmen ve alenen PYD’yi desteklediğini açıklıyor.
Bizden bir ses; “sen benim ortağım mısın PYD’nin ortağı mısın?” diye karşı çıkmaya çalışıyor ancak dinleyen kim?
Amerika’nın kimlerle ortak olduğunu anlayamadıysa, suç onların mı?
Gelin şimdi bir kez daha düşünelim;
Terörist kim?...
Eğer teröristin kim olduğunu anlayamadıysak, teröristi bulamadıysak ve teröristle yıllardır cebelleşiyorsak suç kimde?
Şimdi bana canlı bomba kimdir, nedir, nerelerdedir diye soracak olursanız, size güney illerimizi, ilçelerimizi köylerimizi işaret ederim.
Kilis’e düşen bombalar, yaygın ve saygın basınımda yeteri kadar yer aldı mı?
Bu bombadan dolayı ölenleri, yaralanaları kaç gazete manşetten verdi?
Kaç televizyon kaç dakika yayınladı?
Biz ABD’yi, topladığımız muhtarlara şikayet etmekten başka ne yaptık?
Diplomasi miplomasi hak getire.
Varsa yoksa başkanlık…
Gemi su alıyor, kimsenin haberi yok.
Bu gemide hepimiz yaşıyoruz.
Bir batarsa, kaptan, tayfa, çarkçı, makinist, kamarot, yolcu, hiç biri kalmayacak ama anlayabilene aşk olsun.
Bilmem artık canlı bomba aramaya gerek kaldı mı?...
|