Bir zamanlar “üç koyup beş alacağız” diye bir politika vardı.
Fos çıktı.
Bugün ona benzer bir politika ile cebelleşiyoruz.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gelmesini istemeyen Avrupalı uygarlar(!) bize, “size 3 milyar avro verelim, bunları bize göndermeyin, siz barındırın” diye akıl veriyorlar.
Üstelik bu sığınmacıların içinde salt Suriyeli yok.
Onlar ağırlıkta da olsalar, Pakistanlı, Afganistanlı, Iraklı göçmenler de var.
Yani kardeşim uygar Avrupa, “bizim rahatımızı bozmayın, alın şu parayı, hele şimdilik idare edin” diyor.
Bizim böyüklerimiz de konuşma kürsülerine çıkıp, “söz verdiler ama daha beş kuruşlarını görmedik” mealinde sitemlerini dile getiriyorlar.
Yine bir zamanlar, Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturup, ülkesinden kaçmak isteyen Suriyelileri, kendi topraklarındaki bu tampon bölgelerde iskan edip, orada barındırma projeleri vardı.
Batılı şaklabanlar Hatay’ı, Kilis’i, Gaziantep’i, Şanlıurfa’yı ve buralarda yaşananları görseler, tutarlı ve kalıcı projeler düşünebilirler ama nereden bakacaklar, nasıl görecekler?
(Geçtiğimiz cumartesi günü, hem de YGS sınavından bir gün önce Kilis merkezine yine bombalar atıldı.
Jandarma lojmanının duvarına saplanan bomba patlamadı.
Bir bomba da Adliye binasının bahçesine düştü. Ölen, yaralanan kimse yok ama YGS için aylardır hazırlanan öğrencilerin nasıl etkilendiklerini sınav sonunda göreceğiz…)
Batının uygar bildiğimiz tek dişi kalmış canavarları, kendi aralarında oturup konuştular ve tampon bölge olarak Türkiye’yi düşündüler.
Bizi “tampon devlet” konumuna getirmek istediler.
Böylece cennet ülkemde kargaşa çıkarmak, onlar için daha kolay olacaktı.
Bizim koca koca devlet adamı bildiklerimiz de batının dümen suyuna girmeye başlamıştı.
Arada bir haykırıp höyküseler de esamileri okunmuyor, dikkate alınmıyorlardı.
Dış politikada ne kadar acemi olduğumuzu herkes anlamıştı çünkü…
X
Kaynaşmış bir ulus olmaktan gittikçe uzaklaştırılıyoruz.
Ne zaman kaynaşmış bir ulus olabiliriz?
Seçim Yasası ve Siyasal Partiler Yasası ne zaman kökten bir biçimde değiştirilirse o zaman oluruz.
Ancak o zaman parti liderlerinin işaret ettikleri değil, halkın gerçek temsilcileri meclise girebilir.
Ve ancak o zaman dünyada saygın bir konuma erişiriz…
|