Hani eski siyah – beyaz Türk filmleri vardı.
Eşkıya, köyün en güzel kızını kaçırır.
Devreye “esas oğlan” girer.
Atlar atına, dıgıdık dıgıdık koşturur, kızı eşkıyanın elinden kurtarır,
Kurtardığı kıza, eşkıyanın yapmak istediği o bel altı eylemi gerçekleştirir.
Kız da mutludur, “esas oğlan” da mutludur.
Çünkü her şey karşılıklı olarak gönüllü olmuştur.
Eski siyah – beyaz filmlerde bu tür olayları izleyenler bilirler.
Bu tür filmler, henüz başladığında sonucu belli olan filmlerdir.
Erkek çocuklara cinsel tacizde bulunan adam müsveddelerini televizyonlarda göremiyoruz ama bazı gazetelerde, sosyal medyada görebiliyoruz.
Başta sözünü ettiğim filmleri izleyen kuşaktanlar gibi geliyor bana.
Hepsi 50 yaşın üstünde zıpçıktılar.
Ağzından “bomba” sözcüğü çıkanlar gözaltına alınıyor, bu tür ahlaksızlar, ne hikmetse koruma altına alınıyor.
X
İlginç, ilginç olduğu kadar da acılı bir dönemden geçiyoruz.
Gencecik güvenlik görevlilerini, “hakkınızı helal eder misiniz” in adlından, “helal olsun” çığlıklarıyla toprağa veriyoruz.
Şimdilerde işgüzar imamlar yeni bir helallik icat etti;
“Haklarınızı ve hukukunuzu helal ediyor musunuz?” diye soruyorlar.
Herke yine hakkını helal ediyor da hukuku helal etme konusuna aklım ermiyor.
Hukuk rayında ve düzgün işlese, böyle bir helallik istenir miydi diye düşünüyorum.
Acaba bizim hakkımızı helal ettiğimiz bu gencecik şehitler, bize haklarını helal edecekler mi?
Peki, biz ne yapıyoruz?
Oturacağı koltuğu altına çekmeyi beceremeyen politikacılar için, koltuk düzenleyicisi kadroları açıyoruz.
Yani yalakalık diz boyu…
Böyle bir sisteme hakkınızı hukukunuzu helal ediyor musunuz diye sorarsanız;
Ben etmiyorum…
|