Ortadoğu kaynıyor.
Böyle bir kaynar kazanın içinde biz de varız.
İstediğimiz kadar, “kimse bizim kararlılığımızı sorgulayamaz” diye bağıralım, istediğimiz kadar, “kimse bizim sabrımızı test etmeye kalkışmasın” diye höykürelim, güneşi balçıkla sıvamanın ötesine geçemiyoruz.
Amerika, Türkiye’deki yurttaşlarını uyarıyor.
Adlarını sıraladığı 19 ile gidilmemesini söylüyor.
İncirlik’teki askerlerinin ailelerini Türkiye’den uzaklaştırmalarını istiyor.
Almanya, elçiliğinin, konsolosluğunun kapılarını kapatıyor, işlem yapmıyor, okulunu tatil ediyor.
İngiltere Türkiye’de bulunan yurttaşlarını uyarıyor
İsrail, hemen hemen aynı işler için kolları sıvıyor.
Kuzey komşularımız Azerbaycan ile Ermenistan savaşa tutuşmuş durumda.
Irak’ın, Suriye’nin durumu ortada.
Avrupa, Suriyeli sığınmacıları gerisin geri ülkemize gönderiyor ve “ben seçer alırım arkadaş, beğenmediklerimi sana yollarım” diyor.
Ayrıca, “size para verelimi siz barındırın” havasında.
Salt Suriyeli sığınmacılar değil, Afganistanlı, Pakistanlı göçmenler de ülkemize yollanıyor.
Bize gelince; her gün şehitler veriyoruz ama kimselerden ses soluk çıkmıyor.
Ateş düştüğü yeri yakıyor o kadar.
Biz hala kendi ürettiğimiz bir mala “made ın Turkey” damgası vuruyoruz.
Para birimimiz TL olmaktan çıkmış dolara dönmüş.
Devlet büyüklerimiz bile hesap kitap açıklamalarını dolarla yapıyorlar.
Neredeyse her şeyi kabullenmiş bir toplum durumuna geldik.
Tam bir teslimiyet içindeyiz.
Mangalda kül bırakmayan hamasi nutukları anlamasak da alkışlar olduk.
Konuşan bir devlet adamı, ne derse desin, nasıl konuşursa konuşsun, anlasak da anlamasak da çılgınca alkışlıyoruz.
Bu çılgın alkışlama adetini öyle abarttık ki anamıza sövseler alkışlarla kıyametleri koparıyoruz.
Tabi ki bu alkış şakırtılarından, anamıza sövüldüğünü duymuyoruz bile.
“Ne olacak bu memleketin hali” konusuna gelirsek;
Ben pek de iyi olacağını sanmıyorum.
Üstelik daha da kötü ve karmaşık günlere doğru koşar adım gittiğimizi üzülerek görüyorum.
Hamasi nutukları alkışladıkça, her gün bayrağa sarılı tabutlarda şehitler geldikçe, uyanık ülkeler, Türkiye’de yaşayan yurttaşlarını uyardıkça, hala bir şey anlayamıyorsak, ben üzüntülerimle sarmaş dolaş kalacağıma da inanıyorum.
Buna karşın ben hala baharın gelmesini bekliyorum.
Bu konularda siz ne düşünüyorsunuz?
Merak ediyorum…
|