Bildiğiniz gibi ulusal bayram törenleri bir süredir çeşitli gerekçelerle iptal edilmekteydi ve bu kez de öyle oldu…
Gerekçe son günlerde artan şehitlerdi.
Tabi böyle olunca insan merak ediyor…
Neden?
Çünkü
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…
Bir karnaval…
Faşing…
Ya da festival türünden herhangi bir şey değil ki…
Düpedüz Kurtuluş Savaşı verme ve ulus olma mücadelesindeki kilometre taşlarından biri…
Hatta en önemlisi bile diyebiliriz.
Şimdi şöyle bir düşünün…
19 Mayıs’ta Samsun’a çıkış…
Ardından Amasya’da kurtuluşun İlkelerinin hazırlanması…
Derken Erzurum ve Sivas kongreleri…
Ve sonuçta da Ankara’ya gelinerek meclisin açılmasıve düzenli ordu kurularak mücadelenin tek elden yürütülmesi…
Sizce tüm bu mücadelelerin hangisinde şehit yok…
Bu nedenle söylenen gerekçe tamamen hikayedir…
Şöyle bir soru sorsak örneğin…
Ulusal bayramlarımızdan hangisi en çok saldırıya uğruyor ve tepki görüyor desek…
Ne sonuç çıkar tahmin ediyorsunuz…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı değil mi?
Peki neden?
Çünkü 23 Nisan 1920…
Kurtuluş Savaşı’nda bir dönüm noktası olmasıyanında esas olarak egemenliğin ele alınıp…
Padişahın kulluğundan kurtulup
Millet olduğumuz günün adıdır da onun için?
Çünkü onların düşüncesine göre…
Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil tanrınındır…
Bu nedenle...
İnsan yasa yapamaz.
Sadece var olan değişmez yasalara uyar.
Peki, egemenliğin tanrıya ait olduğu varsayıldığına göre bu egemenliği tanrı adına kimin kullanması gerekiyor…
Öyle ya…
O kadar mezhep…
Tarikat…
Cemaat varken memleketi kim yönetecek?
Tabi seçenek olarak en güçlü cemaatin lideri denilebilir ama şöyle bir düşünün…
Tanrı adına yönetildiği varsayılan bir memlekette parti kurup muhalefet falan yapılabilir mi?
Hem kime karşı muhalefet yapılacak ki…
Mümkün mü?
Dolayısıyla parti kurulması falan asla söz konusu olamaz…
Ya seçim…
Meclis olabilir mi derseniz onu da söyleyim…
Elbette olamaz.
Doğrusunu isterseniz herkesin durumu değişmez kabul edildiğinden değiştirmek yönünde çaba harcamak…
Örgütlenip dernek, sendika falan kurmaktan bile söz edilemez…
Demek istediğim…
Eğer bu gün çok eksiği de olsa demokrasiyle yönetiliyorsanız…
Siyasi partilerimiz…
Meclisimiz varsa…
Çeşitli örgütler kurup…
Örgütlenip hak arama mücadelesi bile verilebiliyorsa…
Kadınlarımız sosyal yaşamda erkeklerle birlikte omuz omuza çalışabiliyorlarsa…
Padişah ailesinden olunmamasına karşın, seçimle memleketin en önemli görevlerine bile gelinebiliyorsa…
Bunu
23 Nisan 1920’de egemenliğin millete geçmesine borçlusunuz…
Başka bir şeye değil…
|