Kilis.
Sınıra sıkışmış, politik kaygılarla il yapılmış şipşirin bir kent.
Suriye sınırında unutulmuş antik bir yerleşim yeri.
Günümüzde, nüfusunun neredeyse iki katı Suriyeli sığınmacıları bağrına basan, barındıran özverili bir kent.
Böyle olmasına karşın Kilisli sabrın sınırına gelip dayadı.
Sabır taşı çatladı çatlayacak duruma geldi.
Geçtiğimiz Pazar, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri, kent merkezine atılan füzelerden sonra organize olmayan, kendiliğinden oluşan birkaç yüz kişilik Kilisli toplanarak il binasına yürüdüler.
Topları, tankları, tüfekleri, tabancaları, füzeleri, ellerinde taşları yoktu.
Amaçları, son günlerde sıklaşan patlama olaylarına tepki göstermekti.
Ne oldu?
Polis, jandarma devreye sokuldu ve olmayan bir olay yatıştırıldı.
Sokağına bomba düşen bir Kilisli, “saatler oldu bir yetkili gelmedi” diye isyan ederken, başbakan Ankara’da gurup toplantısında, “her türlü önlem alınmıştır, angajman kuralları gereği misliyle yanıt verilmiştir” diye nutuk irade buyuruyordu.
Kilis valiliği, “Suriye’den atıldığı tahmin edilen” diye esnek bir açıklama yaparken, polis de sıkıntıdan toplanan kalabalığın içinden seçtiklerini “elebaşı” diye gözaltına alıyordu.
Oysa kendiliğinden gelişen bir tepki gösterisiydi.
Halkı bilgilendirme diye bir görevi olan televizyonlar bile bu konuyu haber olarak değerlendirmeden es geçtiler.
Genel Kurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ve ardından Milli Savunma Bakanı Kilis’e geldi.
Bu ziyareti moral – motivasyon ziyareti olarak algıladık.
Kilis Valisinin Genel Kurmay Başkanına plaket veriş fotoğrafını gördüm bir gazetede.
Bunun ne plaketi olduğuna bir anlam veremedim.
X
Kilisli tedirgin.
Kilisli kaygılı.
Kilisli şaşkın.
“Ne oluyor?” diye sormaya bile gücü kalmamış.
Birkaç yüz kişinin toplanıp tepki göstermesine tahammül edemeyenlere kızgın.
Kilisli yiğittir.
Kilisli fedakardır.
Kilisli yurtseverdir.
Kilisli konukseverdir.
Aman Kilis’se dikkat…
|