Bir sınır kenti olan Kils’te doğdum.
50 yıla yakın bir zamandır da yine bir sınır kenti olan Gaziantep’te yaşıyorum.
Benim kuşağımdakiler, çocukluktan ilk gençlik dönemimize geçerken, o güzelim verimli bağlarımıza, zeytinliklerimize tarlalarımıza mayın döşendi.
Bu mayınlar, kırmızı dikenler açarak çok can yaktı, çok yuva yıktı.
Birçok can aldı, birçok insanımızı da sakat bıraktı.
Mayın döşemekten amaç, kaçakçılığı önlemekti.
Önledi mi?
Tartışılır…
Derken aradan 50 yılı aşkın bir zaman geçti.
Suriye sınırında bulunan Antakya, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerimizin verimli topraklarındaki mayınları, “artık temizleyelim” konusu gündeme geldi.
Bu konuda birinci derecede söz sahibi olması gereken Milli Savunma Bakanlığı sanki devre dışı bırakılmıştı.
Güney sınırımızı mayından arındırma için tartışmaların, gerginliklerin yaşandığı Meclisten yasa bile çıkarıldı.
Mayın temizleme işi ihaleye çıkarılacak, ihaleyi kazanan hangi ülke olursa olsun, o toprakları 49 yıllığına kullanma ayrıcalığına sahip olacaktı.
Gerginliklerin yaşandığı tartışmalar tam bitti derken, yok sayılan Milli Savunma Bakanlığı, hızlı bir biçimde devreye girdi.
Bu bakanlığın Genel Sekreterliği, NATO ile görüşüldüğünü, Nato’nun kısa adı NAMSA olan Bakım ve İkmal Ajansının, bu mayınları temizleme konusunda, “prensipte en uygun yöntem, mayınlı araziyi NAMSA’nın temizlemesi” olduğu görüşünü açıkladı.
Böyle bir yöntem zaten vardı ama “en uygun yöntem” olup olmadığı tartışılmıyor, “49 yıllığına kime verelim” konusu tartışılıyordu.
Peki, böyle bir yöntem varken tartışmaya, gerginliğe, yasa çıkarmaya, bir bardak suda fırtınalar koparmaya, sağ elimizle sol kulağımızı göstermeye ne gerek vardı?
% 13.8 lik küçülmenin yaşandığı cennet ülkemin verimli toprakları, sınır güvenliği bile düşünülmeden yabancılara peşkeş çekilmekten kurtulacak mı?
Bunu, önümüzdeki günlerde göreceğiz.
13.8 lik küçülmeye gelince; bu işin uzmanları, ikinci dünya savaşından bu yana en büyük küçülme olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Üstelik bu küçülme yarışında Ukrayna, Letonya ve Estonya’dan sonra 4. ülke unvanını kazanmışız.
Yine uzmanların görüşüne göre, sıkıntıların daha başındaymışız.
Krizin “teğet” mi geçtiğini yoksa delip mi geçtiğini de siz düşünün…
|