Yargıtay’ın Ergenekon davasıyla ilgili verdiği karar hepimizi mutlu etti de insan gerçekten merak ediyor…
Böyle bir örgütün gerçekten ortaya çıkacağına inanan var mıydı elbette bunu şu an için çok fazla anlama şansı bulunmuyor ama…
Bu tür olayları…
Operasyonları değerlendirmek için sadece iddianamelere…
Yargılamalara…
Suçlamalara ve sonucuna bakmak kanımca son derece yanıltıcıolacaktır.
Neden mi?
Çünkü bu tür operasyonlar genelde toplumsal yapının değiştirilmesi yani yapısal değişiklik yaratmak amacıyla gerçekleştirilmektedir.
Bu nedenle operasyonlarda yakalanan, yargılanan kişiler
Suçsuz oldukları daha baştan bilinmesine karşın genelde istenilen değişiklik gerçekleşinceye veya değişiklikle ilgili olarak etkisiz bir konuma gelinceye kadar içeride tutulurlar…
Bu durum sadece bizim için değil…
Dünyanın pek çok yerinde yapılan benzer operasyonlar için de geçerlidir…
Çok fazla ayrıntıya takılmadan isterseniz olup biteni biraz sıraya koymaya çalışalım ne dersiniz?
Aslına bakarsanız bu işin başlangıcı olarak zamanın başbakanının oval ofiste ABD başkanıyla görüşmesini alabiliriz…
Peşinden sıraya
Bugün pensilvanya’daki şahsın ulusalcı dalganın durdurulmasıtalimatını vermesini almak mümkün…
Sonrasında zaten
Emniyet genel müdürlüğünce ulusalcılığın terör örgütü olarak kabul edilmesi gelir ki…
Ümraniye’de bir gecekonduda çok sayıda el bombasıyakalanması zaten işaret fişeğinin çakılması anlamına gelmektedir.
Sonrasını biliyorsunuz çok sayıda dalga…
Sabaha karşı baskınları…
Topraktan çıkarılan silahlar…
Kemik aramalar…
Bunların tamamı, toplumda ulus devlet ve darbecilik korkusu yaratarak ulus devletin yok edilip “Yeni Türkiye’nin” tohumlarını atabilmek adına gerçekleştiriliyordu…
Nitekim atıldı da…
Tüm Türkiye sözde darbecilikle mücadele adı altında ulus devleti savunan TSK’nin tasfiyesini izlerken…
ABD yetkililerinin açıklamalarını kimse duymuyordu…
Ne diyorlardı ABD yetkilileri…
“İktidar partisiyle Türk ordusunu kafesledik…”
Çünkü Türkiye’nin BOP’a model ülke olabilmesi için ulus devletten ve kimlikten vazgeçip İslami bir devlet olması hedefleniyordu…
Tabi iktidar sözcülerinin “Bu operasyonlar olmasaydı açılımları yapamazdık.” sözlerini de unutmadan…
Anlayacağınız tüm bunların yapılabilmesi için de öncelikle ordunun sivil otoritenin emri altına girmesi ulus devleti savunur konumdan iktidarın ordusu haline gelmesi gerekiyordu.
İşte bunun için TSK darbecilik yapmakla korkutulacak AB’nin de çok önemli desteğiyle sivil otoritenin emri altına girmesi sağlanıverecekti
O hale gelinecekti ki TSK değil Cumhuriyeti korumak memleket yansa bile bir vali ya da kaymakamın izni olmaksızın parmağını bile kımıldatamayacaktı…
Şimdi geldiğimiz yere baktığınızda ne görüyorsunuz?
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulan Kürdistan’ları…
Ülkemizin Güneydoğu’sunun PKK’ya teslim edilip tekrar vatan yapılmaya çalışıldığını…
Başkanlık adı altında ulus devletin yok edilmesi çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü…
Türk Ulus kimliğin yerine Türkiyelilik adı altında çok kimliliğin konulmaya çalışıldığını…
Türk adının başta devlet olmak üzere pek çok kurumdan kaldırıldığını…
Eğitimin bile çeşitli tarikat ve cemaatlere bırakıldığını değil mi?
Demek istediğim bu tür olayları değerlendirirken…
Suçlamalara, iddianamelere ve yargılama sonucuna değil…
Operasyon öncesinde ve sonrasındaki memleketin haline bakılması daha doğru olacaktır…
|