Brezilya’da genç bir kız toplu tecavüze uğramış.
Cennet ülkemde yaşanan tacizleri, tecavüzleri teğet geçen boyalı basınımız, Brezilya’da yaşanan tecavüz olayına mal bulmuş mağribi gibi atladı.
Yahu etmeyin eylemeyin diyen yok.
Ensar evlerinde 30 erkek çocuğa tecavüz eden birileri hemencecik yakalandı ve mahkum edilerek cezaevine konuldu.
Olay kapatılıverildi.
Ne o çirkin olayın yaşandığı kentten bir ses çıktı ne de başka kentlerden.
Bazı yerlerde çıkan cılız sesleri saymıyorum.
Bu çirkin olay şimdilerde konuşulmuyor bile…
Ancak Brezilya’da yaşanan tecavüz olayının üstüne gidiliyor, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp servis yapılıyor.
Bu tür çirkin olaylar dünyanın her ikliminde yaşanır ve her iklimde de haber değeri vardır.
Bizde tam bir feodal kafayla, namus belasına sineye çekilir, devlet tarafından da üstü kapatılır.
Hadi başka bir konuya girelim:
Toplumun parlamentoya güveni kalmadı.
Çünkü parlamentonun, parlamenterler tarafından saygınlığı zedelendi.
Yargıya güven kalmadı.
Çünkü bağımsız olması gereken yargı yandaşlaştı.
Basına güven kalmadı.
Çünkü her dönem “muhalif” olması gereken basın, “muvafık” oldu.
Genel durum böyle olunca insanların birbirlerine güveni kalmadı.
Şu işe bakar mısınız? 23 Nisan ve 19 Mayıs törenleri terör nedeniyle ertelenirken, İstanbul’un fethini görkemli törenlerle kutladık.
Kutladık da ne yazık ki görkemli törende Fatih yoktu.
Sakın “kim vardı?” diye sormayın, üzülürüm, ağlarım…
İşler böyle giderken insanların kendilerine olan güvenleri sarsıldı.
Yani güven denilen kutsal bildiğimiz duygu dumura uğradı.
Güven duygusunu yitiren toplumların, sorgulama özellikleri de kalmaz.
Gözünün önünde gelişen aldatmacaları, çarpıklıkları sorgulayamaz olur.
Böyle toplumlar, başına ne gelirse gelsin hak etmişlerdir artık.
Bunca karamsarlığa karşın yine de umudu yitirmemek gerektiğine inananlardanım.
Çünkü daha can çıkmadı…
|