Önümüzdeki hafta kutsal ramazan ayına giriyoruz.
İnanan herkes sahura kalkacak, oruç tutacak, zekat verecek, fitre verecek, teravi namazı kılacak.
5 Yıldızlı otellerde iftar davetleri verilecek.
Bu arada kimin, kimlerin finanse ettiği açık seçik belli olan iftar çadırları kurulacak.
Oruç olan olmayan, varsılı yoksulu bu iftar çadırlarına koşuşturup karınlarını doyuracaklar.
Ayrıca oruç tutmayanlar, tutuyormuş görüntüsü verebilmek uğruna nelere katlanacaklar.
Ve bu iftar çadırlarında kesinlikle protokol kuralları uygulanacak.
İftar çadırını kuran zat ve yakın çevresi, tabi ki başköşede oturacak ve iftardan sonra herkes onun elini sıkarak teşekkür edecek.
Derken efendim, televizyonlarda ramazan sohbetleri yapmaya çalışan ancak İslam’dan haberi olmayan aklı evveller arz – ı endam eyleyecek.
Oysa İslam’da her şey tanrı ile kul arasındadır.
Ve İslam’da zorlama yoktur.
İnanan da inanmayan da inancı doğrultusunda davranma özgürlüğüne sahiptir.
Ve sağ elin verdiğinden sol elin haberi olmamalıdır.
Bizde böyle olmaz.
En basit, en ucuz yardımlar bile davul – zurna yapılır ki herkes yardım yapan hayırseveri bilmeli, tanımalıdır…
Daha ramazan ayı gelmeden ramazan reklamları başladı.
İftarda şu ürünümüz iyi gider, sahurda şu ürünümüzden şaşmayın.
Bunlara bir de helal gıda yaftası vurulur.
Son dönemlerde İslam’ın siyasete, ticarete bu kadar alet edildiği bir dönem yaşanmadı.
Alnı secde görmemiş niceleri, işini yürütebilmek için camilerden çıkmaz oldu.
Bu kesim gün geçtikçe de çoğalıyor.
Gerçekten inanan dürüst insanları, böyle yanardönerlerden ayırmak gerek.
Bu arada ramazan gelmeden ramazana hazırlanan fırsatçı esnaf, sebzeden meyveye, etten ekmeğe zam yaparak ve bu zamların nedenlerini başkalarına yıkarak savunmaya başladılar bile.
Eee, ne de olsa serbest piyasa ekonomisi kardeşim, kim ne diyebilir?
Ramazan ayınız mübarek oldun efendim, hayırlı ramazanlar…
|