Doğrusunu isterseniz başkanlık adım adım uygulanmaya başlandı, öyle görünüyor…
Neler mi yapıldı?
Bakın söyleyim…
Yürütme tam olarak Cumhurbaşkanına bağlı değil mi?
Evet
Ya yasama…
Şöyle sormak da mümkün…
Sizce mecliste; iktidar, özellikle saray tarafından istenilmeyen herhangi bir yasa tasarısı, gensoru vs görüşülebilir mi?
Tabi mümkün değil…
Geriye kalıyor yüksek yargı…
Onu da son hazırladıkları taslaktaki gibi şekillendirebilirlerse yandı gülüm keten helva…
Burada biz başkanlık deyince “ama ABD’de de var, bakın ne güzel yürüyor.” Diyenler de olacak ancak inanın bizde son çıkarılacak yasalarla şekillendirilmesi tamamlanacak başkanlığın öyle ABD’yle benzer tarafı falan yok…
Belki bir zamanların Şili’si…
Endonezya’sı…
Ya da bu günün Suudi Arabistan’ı…
Katar’ı olabilir ama…
Asla ana muhalefet partisi başkanının söylediği gibi ABD tarzı bir başkanlık değil…
Peki
Ya oluşturulacak başkanlık sisteminin ideolojisi ne olacak…
14 yılı aşkın zamandır ulus devletin altını kazdıkları düşünülürse istediklerinin ulus devlet türünden bir başkanlık olmayacağı açık…
Hem kendileri de sıklıkla, yeni anayasanın dini olacağını…
Yani laik olmayacağını da söylemiyorlar mı?
Ne kalıyor geriye?
Dini yani İslamcı bir anayasa…
Anlayacağınız bir din devleti olma yolunda koşar adım gidiyoruz…
Burada soralım: Son 500 yıldır İslam aleminin bilimde geliştirdiği herhangi bir buluş var mı?
Ya içlerinde bağımsız olan…
Sanayisi gelişmiş, bilimde yol kat etmiş, tarımda örnek olmuş…
Veya çok gelişmiş silah ya da uydu yapan…
Bir tanecik ülke var mı? Yok…
Neden?
Çünkü
İslamcılık; milliyetçiliği kavmiyetçilik olarak nitelendirdiği için kabul etmiyor…
Yerine ne konuluyor?
Ümmet…
Peki, ümmet aynı dinden olan insanların topluluğu anlamına geldiğine ve
Pek çok ülkede yaşayan Müslümanların tümü bir ümmet kabul edildiğine göre…
Ortak bir vatanda yaşayan, aynı dili konuşan, ortak tarihi bulunup aynı duyguları paylaşan millet diye bir kavram söz konusu olabilir mi?
Elbette olmuyor…
Millet olmayınca haliyle vatan…
Vatan olmayınca da ekonomik ve siyasi bağımsızlık, sınırların korunması sanayileşme, kalkınma falan da hayal oluyor…
Tabi emperyalizm ve ona karşı mücadele etmek de…
Böyle olunca aynı vatanda yaşayan vatandaşların birliğini sağlamak gibi bir düşünceleri de bulunmuyor.
Dolayısıyla, ne Kıbrıs’taki çıkarlarımız korunabiliyor…
Ne Ege’de işgal edilen adalarımız…
Hatta sanayileşmek, kalkınma, ekonomik bağımsızlık bile hikâye oluyor.
Bakın bugün terör örgütüne karşı askerimizle, polisimizle mücadele ediyoruz, değil mi?
Peki, iktidar neden bir gün bile olsun…
Terör örgütünün amacının ne olduğunu ya da PKK’nın ABD ve batılı devletlerin desteğiyle 4 ülkeden koparılacak parçalarla büyük Kürdistan kurmak istediğini halka anlatmıyor dersiniz…
İşte işin aslı ulus bilincidir…
O varsa ülkenizi kalkındırır içeride ve dışarıda çıkarlarınızı savunabilirsiniz…
Ama yoksa…
Emperyalizmle birlikte ülkenizin karşısında bile yer almanız mümkün…
|