14 yıldan bu yana iktidarda olan bir partiden kimler geldi, kimler geçti.
Dünün laf cambazları, susmasını bilmeyenler, her konuya maydanoz olanlar bugün ne hikmetse ses çıkaramıyorlar.
Çıkarmaya kalsalar bile dün peşlerinden koşan yalaka gazeteci takımı, aldığı talimat gereği onların sesini duymazdan geliyor.
Hadi birkaç örnek vereyim.
Dün cumhurbaşkanlığı köşkünde otururken, “güzel şeyler olacak” diye ancak kendini aldatabilen Abdullah Gül.
Merak ediyorum, şimdilerde ne durumdadır acaba?
Dün, “şeyini şey ettiğimin şeyi” gibi naif(!) espriler yapmayı politika sanan Bülent Arınç.
Şimdilerde “ağlama yar ağlama, karaları bağlama” türküsünü terennüm ediyordur diye düşünüyorum.
Dün, Gaziantep milletvekilliği sırasında ve meclis tatildeyken, şehit haberleri gelince “meclis toplayın, teröre bir çözüm bulun” diyenlere, “üç beş Mehmet öldü diye meclis toplanmaz” diyebilen Hüseyin Çelik.
Şimdi her gün gelen şehit haberleri için ne düşünüyor acaba?
1983 yılından bu yana meclisin gediklisi olan hatta yüce meclise başkanlık bile yapan Cemil Çiçek.
Hala “Ağır ol molla desinler” durumunu sürdürüyor mu acaba?
Bunlar ilk aklıma gelen birkaç politikacı.
Yukarıya methiyeler dizenleri yazmaya kalksam, bu gazetenin sayfaları yetmez.
Hırs mıdır, korku belası mıdır, çizik yeme korkusu mudur? Bu türlerin sayıları da her geçen gün artıyor.
Hele kutsal Ramazan ayı nedeniyle tüm toplu iftar törenlerinin politika arenasına dönüşmesini görenlerin seslerini çıkarmaması, nereden nereye geldiğimizin fotoğrafı değil mi?
Dün İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına sevinenler bugün de İsrail ile el sıkışmamıza sevinmiyorlar mı?
Bu konuda “Davos Fatihi” nin ne düşündüğünü çok merak ediyorum.
Tüylerim diken diken oluyor, ürperiyorum.
Ve kendi kendime soruyorum;
“Biz hep böyle miydik yoksa fıtratımız mı değişti?...”
Allah aşkına böyle bir soru sizin aklınızın ucundan geçmiyor mu?
|