Zaman zaman belli kesimlerce Osmanlı’dan sonra zulüm uygulandığı
Ya da…
1923’den sonra baskı dönemi olduğu…
Veya 90 yıllık zulüm türünden sözler söylendiğini hep duyarız…
Tabi genel eğilim hemen Cumhuriyet döneminde bu tür bir zulmün olmadığını söylemeye itiyor bizi ama…
Hani bilinen bir kavram var ya…
Empati…
Türkçesi yerine koymak…
İşte olayları empati yaparak değerlendirmediğimiz sürece inanın bu karşı çıkanların durumunu anlamak güç…
Neden mi?
Şöyle söyleyim…
Diyelim ki aldığınız eğitim ve saraya yakın olmanız nedeniyle olaylara batılılar gibi bakıyorsunuz ve memleket için kurtuluşyolunun ancak batılı emperyalist devletlere sığınmakla…
Onların himayesine girmekle gerçekleşeceğini düşünüyorsunuz…
Hatta onlarla…
Mondros ve Sevr anlaşmasını bile imzalamış,kendinizi küçük ama bizim olsun diyen bir sarayın sahibi olarak da görüyor olabilirsiniz…
Bir anlamda saraydan başka hiç bir düşünceniz yok…
Ama birden mavi gözlü bir dev ortaya çıkıp, halkıda arkasına alarak, ne yaptığınız anlaşmayı tanıyor…
Ne de sarayınızı…
Hatta kendinizi tanrının yeryüzündeki gölgesi kabul edip memleketi yönettiğinizi düşündüğünüz anda bile, bir bakıyorsunuz ki egemenliğiniz elinizden gidivermiş…
Bu durumda siz olsanız, Cumhuriyeti sever misiniz?
Tabi benimki de soru, elbette sevmezsiniz.
Diyelim ki…
Memlekette ne var ne yok sizin…
Sizin derken yabancıları kastediyorum.
Yani demiryolları…
Tersaneler…
Limanlar…
Bankalar…
Kısacası memlekette her ne varsa onların…
Öyle olduğu gibi hani eşit vatandaşlık falan deniyor ya…
O devirde böyle bir şey de yok…
Yabancılar hemen her şeyde olduğu gibi ayrıcalıklı...
Yani uzun sözün kısası hani barış içinde yaşandıfalan deniyor ya…
Hikâye…
Adamlar kapitülasyonlarla kavuştukları birçok ayrıcalığın yanında
Ne askere alınıyorlar…
Ne de vergi veriyorlar…
Hatta o kadar ki, güpegündüz cinayet bile işlemiş olsalar…
Sadece kendi mahkemelerinde yargılanabiliyorlar.
İşte bu düzen de sadece Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde bozuluyor…
Şimdi siz olsanız elinizden bu kadar ayrıcalığıalan Cumhuriyeti ve Atatürk’ü yine de sever misiniz?
Tabi nedenlerin hepsi bu kadar değil, yabancıişgalcileri de unutmamak gerekiyor…
Hani kendinizi hazırlamışsınız…
Osmanlı’ da hasta adam konumunda, üstelik yataktan kalkacak bile mecali yok.
İşte tam fırsat bu fırsat diye kışkırttığınız gerici çetelerle birlikte memleketin basına çöreklenecek oluyorsunuz…
Atatürk önderliğindeki Türk milleti memlekete uzanan eli kırdığı gibi geriye kalanları da İzmir’den denize süpürüyor…
Uzun sözün kısası…
Atatürk’ü sevmeyebilirsiniz, Cumhuriyeti de…
Ancak bunun için ya saray artığı olmanız gerekiyor…
Ya çıkarları bozulmuş yabancıların temsilcisi…
Veya işgalcilerin torunu…
Evet, söyleyin siz hangisisiniz?
|