Bir bayramı daha geride bıraktık.
Bayramlar sevinç, coşku, buluşma, kaynaşma ve dayanışma günleridir ancak öyle olmuyor işte.
Nasıl oluyor?
Yurttaşlarımızın çoğu bayram kaçağı.
Yakın çevresi, dostları, akrabaları ile bayram kutlayanları kutluyorum.
İmreniyorum bu geleneği yaşatan ve yaşayan güzel insanlara.
X
Baştan söyleyeyim, amacım kimsenin içini karartmak değil.
Bayrama girmeden hemen önce, İstanbul Atatürk Hava Limanı dış hatlar bölümünde, ilkin keleşle tarayıp sonrasında kendilerini patlatan üç canlı bomba, ülkeyi yasa boğdu.
Her gün gelen şehit haberleri iyice kanıksanmış olacak ki bazen haber bile olmuyor.
Bayramın ilk günü Ordu’da düşen Jandarma helikopteri, bayram gezisine çıkan insanların yollarda trafik terörüne kurban gitmeleri, ayni trafik acılarının, bayram dönüş yollarında yaşanması, Güneydoğu’da bazı il ve ilçelerin, Suriye köylerine dönüşen fotoğrafları…
Hani amacım içinizi karartmak değil dedim ama içi kararacak insan türü de iyice azalıyor galiba.
X
Bayramın birinci günü akşam haberlerini zaplayarak izliyorum, neredeyse tüm haberler, cumhurbaşkanının bayram namazını hangi camide kıldığı ile başlıyor, başbakanın bayram nazmını hangi camide kıldığı ile bitiyor.
Üstelik bayram namazı sonrası, cami çıkışında verilen siyasi demeçlere de bayılıyorum.
X
Bakın, bunca olay yaşanırken MHP’deki kargaşaya, CHP’deki suskunluğa değinmedim bile.
Ama özellikle değinmek istediğim bir konu var;
Cumhurbaşkanının Kilis’e gitmesi ve orada yaptığı konuşmayla Suriyeli sığınmacılar için yurttaşlık sözü vermesi…
IŞİD roketlerinin, füzelerinin vurduğu ve 22 kişinin öldüğü, yüze yakın kişinin yaralandığı Kilis’te Cumhurbaşkanının Suriyelilere alkışlattırılması.
Atılan füzelerin biriyle çocuğunu kaybeden bir annenin çığlığının, bu yapmacık, zoraki alkışlarla kesilmesi ve haberlere bile yansımaması…
X
Hani içinizi karartmayacağım dedim ya!
Ne yapayım?
Elimden bu kadarı geldi.
Son söz; İslahiye’de bayram kutlamaları sırasında, palyaço gösterileri yapılmış,
Ne diyeyim şimdi?
Sus Hüseyin sus.
Baksana herkes susuyor…
|