Geçtiğimiz Pazar günü halka, 10 maddelik bir manifesto onaylatan CHP lideri, pazartesi günü “kaçaksaray” dediği Beştepe’ye davet edildi.
Olağanüstü bir durum olmadıkça oraya gitmeyeceğini söylemişti ama şimdi gerçek bir olağanüstü durum var.
AKP Genel Başkanı, CHP Genel Başkanı ve MHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanının sarayına çıkarak, birlikte yaşanan son olayları tartıştılar.
Bu fotoğraf, topluma güzel bir yansımaydı.
Dilerim kavgaya son verilir.
Keşke mecliste gurubu bulunan tüm partilerin liderleri birlikte davet edilseydi ama öyle olmadı, yalnız 3 partinin genel başkanları davet edildi.
X
Güzel, güzel olduğu kadar da ilginç bir ülkede yaşıyoruz.
Kısa zaman öncesine kadar türban çığlıkları atanlar, Dicle Üniversitesi’nin türbanlı rektörü gözaltına alınıp tutuklanırken ses soluk çıkaramadılar.
Belki de Feto’cu damgası yemekten korkmuşlardır.
X
Politikacılardan, işadamlarından, televizyon kargalarından binlercesi, bu terör örgütünün başındaki için dün “muhterem hocaefendi” diye söze başlarken, bunların tümü şimdilerde Fetö demeye başladılar.
Pişkinlik diz boyu.
Dün, gözyaşları içinde, salya sümük “bu hasret bitsin” diye Feto’ya seslenenler, bugün, “isterseniz bana ahmak deyin” noktasına geldi.
Pay –i tahtın kronik belediye başkanı, darbenin elebaşı Feto’nun bu darbeyi “üç harflilerle” yapabilme gücünde olduğundan söz etti.
Üç harflinin de açılımını “cin” olarak yaptı…
Hani pişkinlik dedik ya!...
X
Devleti yönetmek ile devleti ele geçirmek arasında çok fark var.
15 Temmuz kalkışmasıyla devleti ele geçirmek isteyenler ve onlara güç verenler, onları kışkırtanlar, bırakın devleti ele geçirmeyi “mabatlarının” üstüne oturuverdiler.
Hem de öyle bir oturuş ki askeriyle, polisiyle, savcısıyla, yargıcıyla, valisiyle, kaymakamıyla, prof.uyla, memuruyla, amiriyle, öğretmeniyle, işadamıyla, gazetecisiyle…
Şimdilik yansımalar böyle.
|