15 Temmuzdan itibaren gözaltına almaların, tutuklamaların çok hızlı gelişmesini, “kendilerinin yerleştirdikleri adamlar” diye görüyorum ve tümünü tanıdıklarına yoruyorum.
Yoksa bu kadar hızlı gelişemezdi.
Biz birlikte sevinip birlikte üzülen bir kuşağız.
Nasıl olduysa, ne yapıldıysa ve nedense bu özellik kaybolup gidiverdi.
Dün 6. Filo için yollara dökülüp “6.Filo defol” diye, “kahrolsun emperyalizm” diye haykırırdık.
Bugün, “müttefiklerimiz tutuklandı” “PYD bizim kara gücümüzdür” diyen Amerika için kimsecikler ağzını açmıyor.
Bırakın “kahrolsun” diye bağırmayı, şapkasını önüne koyup düşünen bile yok.
“Dili dualı, alnı secdeli” diye tarif edilen, sahtekar dinci kesimin ülkeyi getirdiği noktaya bakar mısınız?
Hal böyleyken, FETÖ dışındaki cemaatler pusuya yatmış bekliyor.
Örneğin Adalet Bakanını söylediği “Devletin denetimine ve gözetimine açık” daha kaç cemaat var acaba?
Çünkü şeriat isteyen sarıklı cübbeli demokrasi aşıkları (!) ellerinde yeşil sancaklarla günlerdir caddelerde dolaşıyorlar.
Yoksa görmediniz mi?
Devlet büyüklerinin Cuma namazını hangi camide kıldıklarını haber yapan yaygın ve saygın basınımız, pusudaki bu cemaatleri şimdilik görmezden geliyor.
X
15 Temmuz itibariyle tüm kurumların, tüm STK ların, derneklerin, vakıfların, işadamlarının ve en önemlisi de tüm cemaatlerin tavrını dikkatle izlemek gerek diye düşünüyorum.
Gözaltına almalardan zaman bulabilirlerse bunu da yaparlar sanıyorum.
X
Hükmet sözcüsü, “kamuya yerleştirmede artık liyakat arayacağız” derken, şimdiye kadar liyakate önem vermediklerini de itiraf etmiş olmadı mı?
Bu liyakat arayışı söylemine karşın, son Kanun Hükmünde Kararnameye göre genelkurmay başkanı olabilmek için kuvvet komutanlığı yapmış olma koşulu kaldırıldı. Özel harekat birimine KPSS’ye girmeden eleman almanın yolu açıldı.
Şimdi hükümet sözcüsüne, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye sorma hakkımız yok mu?
Artık zikri ayrı fikri ayrı dervişliği bıraksak diyorum…
|