Ortadoğu’nun haritasını yeniden çiziyoruz diyen anlayış, ilkin engel gördüğü Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırmaya girişti.
Bu kumpas işini, kendisinin besleyip büyüttüğü terör örgütleri ve içteki aymazlar aracılığıyla yaptı.
Canlı bombalar patlatılarak yüzlerce sivilin ölmesi, her gün bayrağa sarılarak memleketine gönderilen şehit asker ve polis cenazeleriyle korku iklimi yaratmak istedi.
Bu tür olaylar yaşanırken, ilgili hiçbir devlet yetkilisinin istifa ettiğine tanık olmadık.
Yanlış dış politikalar, Rus uçağının düşürülmesiyle katmerlendi.
Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizdiğini söyleyen emperyalist güç, düşürülen uçak nedeniyle yaşanan Rusya soğukluğuna gülümseyerek, keyifle baktı.
Aradan geçen gergin aylar sonunda Rusya ile sağlanan uzlaşma, haritayı çizenlerin hoşuna gitmedi.
Çünkü Amerika’nın “kara gücüm” dediği PYD’in durumu da sallantıya giriyordu.
Yani Irak’tan, Suriye’den, Türkiye’den alınacak topraklarla, bir Kürt devleti kurma girişimi suya düşüyordu.
Morali bozulan haritacı, PKK’yı tetikledi.
Önce Van, bir gün sonra da Elazığ ve Bitlis, terörist saldırıların hedefi oldu.
15 Temmuzun yaraları henüz sarılmamışken yaşanan bu terör olaylarından amaç, bir iç çatışma çıkararak kargaşa yaratmaktı.
Her şeye karşın beceremediler.
Çünkü Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürkçü askerler ve halk kargaşaya izin vermedi.
Şimdi Türkiye’nin yapması gereken, dış politikasını acilen gözden geçirmek olmalıdır.
Rusya ile başlayan yumuşama, komşu ülkeler Suriye ve İran ile de sürdürülmeli, haritacıların Ortadoğu üstündeki hevesi kursağında kalmalıdır.
Hükümet sözcüsü, “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucu” diyor.
Biz beş yıldan bu yana ayni şeyi söyledik durduk, bir türlü anlatamadık.
Hükümet sözcüsünün söylemine bakarsak, geç de olsa anlamış görünüyorlar.
Hadi o zaman hemen değiştirin Suriye politikanızı…
X
Şaşakaldığım bir konuyu da yazmadan geçemeyeceğim;
Her akşam çeşitli televizyon ekranlarına çıkarılıp, Fetullah’a 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl hizmet ettiklerini itiraf edenler, program bitince nasıl oluyorsa ellerini kollarını sallayarak evlerine gidebilmelerini bir türlü anlayamıyorum.
Terör örgütü olduğu ortaya çıkan bir oluşuma, 20, 30, 40 yıl hizmet ettiğini itiraf etmek, suç işlemiş olmaktan kurtarıyor mu?
Bilen biri beni aydınlatırsa sevinirim…
X
Yazımı bitirdim derken, Gaziantep’ten terör haberleri geçmeye başladı ajanslar. Hem de mutluluğun paylaşıldığı bir düğünü kana bulayarak. Sonuç; şimdilik 50 ölü yüze yakın yaralı.
Bu terörü besleyenler de büyütenler de göz yumanlar da destekleyenler de kahrolsun demekten dilimizde tüy bitti ama demek ki kahrolsun demek yetmiyor, kalıcı ve tutarlı çözümler gerekiyor.
Başın sağ olsun Gaziantep, başın sağ olsun Türkiye…
|