Dün 30 Ağustos Zaferinin 94. Yılıydı.
Yüreği vatan sevgisiyle çarpan herkese kutlu olsun.
Cennet ülkemin güney komşusu Suriye, büyük bir kargaşa yaşıyor.
Hem de 5. yıl neredeyse bitmek üzere…
Bizim Mehmetçiklerimiz, bu günlerde bu ülkede teröre karşı savaş veriyor.
İlk şehit ve yaralı haberlerini duymuşsunuzdur.
Oysa bu savaş bizim savaşımız değil.
Egemen güçlerin büyütüp beslediği, her türlü silahla donattığı ve Ortadoğu’da kimseye soluk aldırmamak için kodladığı terör örgütleri, ağalarına hizmette kusur etmemeye çalışıyorlar.
Bu bir projedir.
Peki, bu projede bizim ne işimiz vardı?
Yoktu ama tutarsız bir dış politikayla kendimizi savaşın içinde bulduk.
Sığınmacı olan Suriyelilerin gençleri Eğe’de, Akdeniz’de, İstanbul’da sahillerde keyif sürerken, Mehmetçiğin, onun ülkesindeki kavgaya katılmasını nasıl karşılıyorsunuz bilemiyorum.
Bizim asker Suriye topraklarında IŞİD ile YPG ile savaşırken, Kilis’e roket atmalar sürüyor.
Kimler atıyor acaba?
“Misliyle karşılık verilmiştir” açıklaması yapıldı mı bilemiyorum…
X
Korkaktan yurtsever olur mu?
Her şey gözlerimizin önünde gelişirken, benimki de soru mu?
Korkaktan tabi ki yurtsever olmaz.
Korkak ancak kaçmayı bilir ve onu yapar.
Yani yarın Suriye’de terör bitip ülke sükunete kavuştuktan sonra, ülkemize sığınan 3 milyonu aşkın Suriyeli, gidip ülkesine mi yerleşecek?
“Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz” diye bir özdeyiş vardır.
Hah işte tam da öyle…
Önüne gelene çatmakla, hamaset nutukları atmakla, çantasından Nutuk çıkan Che’ye saldırıp gündem değiştirmekle ne dış politika ne de iç politika düzeltilemiyor.
Bu işin akılcı yollarını bulamayanlar, hem kendilerini hem ülkeyi zora sokarlar.
Devlet yönetilirken inatçılık olmaz, halk arasında ayrım yapılmaz.
İktidardakilerin tüm yurttaşlara eşit mesafede olmaları gerekir.
Bunun yolu da Atatürk ilkelerine bağlılıktan, cumhuriyetten, hukuka saygıdan ve demokrasiden geçer.
Gerisi laf – ı güzaf…
Kuruluş felsefesine dönmediğimiz takdirde, ne içimizdeki kargaşayı bitirebiliriz ne de dışarıda başarılı olabiliriz.
Ben küçücük aklımla böyle düşünüyorum.
Gerisi büyük akıllı büyüklerimizin bileceği iştir.
Vesselam…
|