Her bayram öncesinde mutlaka bayramla ilgili bir yazı yazarım.
Ana tema, bayramın ve tüm günlerin bayram sevinci içinde geçmesidir.
Bu Kurban Bayramı öncesi bayram yazısı yazmayı içime sindiremiyorum.
Bırakın bayram yazısı yazmayı, bayram yapmaya bile yüreğim yetmiyor.
Çünkü bayramlar sevinç günleridir, coşku günleridir, kaynaşma, dayanışma, paylaşma günleridir.
Bu kurban bayramı öncesi öyle mi?
Ne yazık ki öyle değil.
Doğu’dan, Güneydoğu’dan her gün gelen şehit haberleri yetmiyormuş gibi, şimdi de sınır ötesinden, Cerabulus’tan şehit ve yaralı haberleri gelmeye başladı.
Hadi buyurun, bayram yapın bakalım…
Hemen hemen her gün gencecik askerlerini, polislerini teröre kurban veren cennet ülkede, bir de kurban bayramı kutlayacağız öyle mi?
Suriye ile bizim ne sorunumuz vardı?
Suriye’deki savaş bizim savaşımız mıydı?
Birçok yazımda belirtmiştim, aman Suriye batağına girmeyelim demiştim.
Çıkmamız zor olur demiştim.
Sınıra yakın bir bölgede yaşayan biri olarak gözlemlerimi aktarmış, uygulanan politikanın yanlışlığına değinmiştim.
Ne oldu?
X
FTÖ 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulundu, binlerce kişi ya tutuklandı ya gözaltında.
En yetkili ağızdan, “at izi it izine karıştı” söylemi yeterli mi?
“Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…”
X
İslam alemi Kurban Bayramı kutlayacak.
Ölenin “Allahuekber”, öldürenin “Allahuekber” diye bağırdığı bu alemde, kurbanlar kesilecek, bayram namazları kılınacak, dini vecibeler yerine getirilecek ama bizimle ilgili olmayan bir savaşın içinde bocalayıp duracağız.
“Derin strateji” ile Şam’da, Emevi Camiinde namaz kılmaya niyetleniyorduk, terörden çektiğimiz yetmezmiş gibi Şam – şerif gelip bize girdi.
Suriyeli sığınmacıların gençleri, sahillerimizde zevk – i safa içindeyken, benim gencecik askerlerim Suriye topraklarında çeşitli terör örgütleriyle savaşıyor.
Bu muydu derin stratejiniz?
X
Bayram yazısı yazmakmış, pöh…
Bayramınız kutlu olsun bile diyemiyorum.
X
Bayram sonrası yeniden buluşmak dileği ile…
|