Tamam, 15 Temmuzda FETÖ bir darbe girişiminde bulundu ve sonucunda devletin hemen her hücresinden temizlenmeye başlandı…
TBMM hariç…
Ama daha şimdiden sadece kamuda 100 bin’e yakın insanın görevden alındığı dikkate alınırsa, bu sayının çok daha yukarılara çıkacağıanlaşılıyor.
Bakın şu konuda hiç bir itirazım yok.
Eğer gerçekten suç işlemişse…
Darbeye bulaşmışsa, mutlaka hesap sorulmalı…
Yargı önüne çıkarılmalı da…
Şimdiye kadar yapılan sadece polisiye bir mücadele…
Operasyonun siyasi ve ideolojik ayağı yok…
Yani hangi siyasi partilerde…
Dernek…
Vakıf ve sendikalarda…
Kimlerin…
Nasıl…
Hangi yöntemlerle örgütlendikleri, insanların nasıl ikna edildiği veya ne gibi şantajlar yapılarak FETÖ’ nün bu gibi örgütlere ve devlet içine sızdığı açıklanmadığı gibi…
İşin ideolojik boyutu…
Yani tarikat ve cemaatlerin devlet içinde nasıl örgütlenip, otorite kurduklarına ilişkin de herhangi bir şey yok.
Hem zaten iktidarın “diğer cemaatlerin kaygı duymaması gerektiğini” açıklaması…
Aynı zamanda basında bu yönde çıkan haberler, bir tarikatın yerinin başka bir tarikat tarafından doldurulacağının da ipuçlarınıvermektedir.
Bu nedenle çok açık bir şekilde de ortaya çıkmaktadır ki laik ve çağdaş olmayan, ulus bilinciyle donanmamış hiç bir örgüt ki buna devlet de dahildir, tarikat ve cemaatlere karşı ideolojik mücadele veremez.
Diyeceksiniz ki vermesi gerekli mi?
Tarikat ve cemaatler devlet içinde olursa ne olur?
Bakın ne olur biliyor musunuz?
Hani zaman zaman basında…
“Falan devlet yetkilisi tarikat şeyhini ziyaret etti…”
“Bir profesör falan şeyhin elini öptü.”
“General erden emir aldı…”
“Falan kurumda hizmetli genel müdüre bile emrediyordu.” türünden haberler çıkıyor ya…
İşte bu durum, sadece FETÖ ‘ye ait olmayıp neredeyse tüm tarikat ve cemaatlerde benzer tutumlar söz konusudur…
Çünkü hiç bir tarikatta şeyh seçimle falan yönetime gelmez…
Nasıl seçilir biliyor musunuz? Kendisinden önce o mevkide bulunan şeyhin önermesiyle, onun ölümünden sonra.
Şimdi söyleyin; herhangi bir tarikat mensubu, hizmetinin karşılığında öldükten sonra cenneti vaat eden şeyhinin mi söylediklerini yerine getirir?
Yoksa hiç bir dini vasfı olmayan yöneticisinin mi?
Bu durum devlette devamlılığı, liyakati bozucu bir durum ortaya çıkarmaz mı?
Ayrıca bu tür örgütlenmelerde millet bilinci olmadığından, millet, ülke çıkarları, bağımsızlık, vatan, emperyalizm gibi kavramlarla tanışmayan tarikat ve cemaat mensuplarının her zaman için emperyalistlerce kullanılması olasılığıne olacak…
Demek istediğim sadece devlet kurumlarında liyakat ve hiyerarşiyi sağlamanın değil…
Bağımsızlığın, ulusal egemenliğin, hatta sanayileşmenin, çağdaşlaşmanın, ulusal çıkarları korumanın bile sadece bir tek yolu bulunmaktadır…
Laik bir ulus devlet…
Değilse bir cemaati ortadan kaldırmaya çalışırken kendinizi başka bir dış destekli cemaatin kollarında pekala bulmanız mümkün…
|