Bir kurban bayramını daha çeşitli kurbanlarla ve kemal –i afiyetle gerilerde bıraktık.
Çeşitli kurbanlar derken yurt içinde ve sınır dışında verdiğimiz şehitlerden, bayram ziyareti için yollara düşen trafik kurbanlarından söz ediyorum.
Ben zaten bayram öncesi yazımda, kimsenin bayramını kutlamayı içime sindiremeyerek, “bayramınızı kutlamıyorum” başlıklı bir yazı ile bayrama bakışımı belirtmiştim.
İyi ettiğime inanıyorum ancak bu konuda “neden kutlamıyorsun?” diye bir sorunun gelmemesi de yazımın günün “mana ve ehemmiyeti” nedeniyle çuk oturduğunu anladım…
O yazım ile yaşadığımız kargaşa ortamında bayram kutlamayı içime sindiremediğimi belirtmek istemiştim.
Yine de içine sindirebilenlerin geçmiş bayramlarını kutlamak düşüyor şimdi bana.
Terörün yurt içinde ve yurt dışında sürdüğü bir ortamda bayram kutlamak nasıl bir şeyse…
X
Terörle yaşadığımızdan dolayı olsa gerek, ülkede terör uzmanları çoğaldı.
Televizyon televizyon, ekran ekran gezip, bize terörün ne olduğunu anlatıyorlar.
Biz bilgileniyoruz ancak terör durmuyor.
Hemen hemen her televizyon kanalının kadrolu(!) ekonomi uzmanları var.
Ekrana çıkıp bizi ülke ekonomisi hakkında bilgilendiriyorlar.
Ancak ekonomi bir türlü rayına oturmuyor.
Yine her televizyonun nerdeyse kadrolu ilahiyatçıları var.
Ahkam üstüne ahkam kesiyorlar ama Ortadoğu’da insanlar birbirlerini öldürüyor.
Üstelik öldüren Allahuekber diye bağırıyor, ölen Allahuekber diye ölüyor.
Devam edelim, yine her kanalın siyaset bilimcileri var.
Dinleyince, “Aman Allah’ım, işimiz yine sana kaldı” demekten kendinizi alamıyorsunuz.
X
Benim Mehmetçiğim Suriye topraklarında savaşırken, yılların dost ve müttefiki Amerika’nın bayrağı, sınır komşu Suriye’nin Tel Abyad yerleşim biriminde dalgalanmaya başlıyor.
Başka bir ülkede bayrağını dalgalandıran ülke, orayı işgal etmiş olmuyor mu?
Amerikalı, bayrağına güya sahip çıkmıyor, “haberim yok” diyor.
Oysa o dost ve müttefik her şeyden haberdar.
Bütün dost ve müttefikler gibi.
AB gibi, ABD gibi BM gibi, Nato gibi.
Bir de biz her şeyden haberdar olabilsek…
|