Şimdi isterseniz önce darbeden başlayalım çünkü birçok olayın başlangıcı ona dayanıyor…
Ne oldu?
15 Temmuz gecesi Yurtta Sulh adında bir Konsey iktidara el koymaya kalktı ve başarısız oldu…
Sonrası biraz da olsa herkesin malumu ama…
Dahası var.
Tamam, darbe başarısız oldu olmasına da…
Sahi aradan iki buçuk ay geçmesine rağmen bu Yurtta Sulh Konseyi nerede?
Kimlerden oluşuyor?
Bilen var mı?
Peki ya bu başarısız darbe girişiminin ardından yaşananlar onlar da mı hiçbir şey öğretmiyor…
İsterseniz hafızaları tazelemek adına biraz hatırlatalım…
Öncelikle askeri okullar tasfiye edilip, askeri hastaneler kamuya aktarılıp komuta kademesi Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanıp…
Kamunun 100’den fazla şirketi hemen özelleştirmeye çıkarılmadı mı?
Bireysel emeklilik ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan memur güvencesi konusunun çıkarılmaya çalışılmasını saymıyorum bile…
Ya darbeyle ilgili ABD’yi suçlayan söylem ona ne oldu?
Daha darbenin ilk saatlerinden itibaren bu darbenin arkasında Amerika’nın olduğu söylenmiyor muydu?
Hatta bu konuda sert, kafa tutan açıklamalar bile yapılmadı mı?
Peki, ne oldu da darbede ABD’yi suçlayan söylem çok kısa bir süre içinde ABD ’ nin darbeyle ilişkisinin olmadığını…
Hatta darbe gecesi bile destek verdiklerini söyler hale geldi, ne değişti?
Ya da tüm bunlarla Suriye’de olup bitenler arasında ne ilişki var?
İlişkisi şu;
O dönemde iktidar, kendisini ABD tarafından darbe yapılmak istenen bir durumda gösterdiğinden…
İran ve Rusya tarafından sahiplenildi…
Rusya’dan özür dilenmesiyle de ilişkiler düzelmeye başladı…
Daha önce Rusya’nın tepkisinden çekinen Türkiye, bu gelişmeler üzerine IŞİD’i yok etmek adına Fırat Kalkanı Harekâtıyla Suriye’nin Cereblus kentine giriverdi…
Girilirken de asıl hedeflerden biri Suriye’nin toprak bütünlüğüydü öyle açıklanmıştı…
Ancak gelinen noktada iş bizim desteğimizle giren ÖSO ve benzeri örgütlerden bir milli ordu kurmaya doğru varınca işin rengi değişti…
Tabi bunu düşünürken, sürekli gündeme getirilen “Uçuşa yasaklı bölge” talebini…
“Katil ESED” söylemini…
Ve son ABD gezisinde ABD’nin üst aklıyla toplantı yapıp ABD başkanı ve eşiyle aile pozu verecek kadar yakınlaşılmasını da gözden uzak tutmamak gerekiyor...
Şimdi soralım
Hemen her fırsatta gündeme getirilen “Uçuşa yasaklı bölge” kimin için isteniyor?
Sakın IŞİD ya da PYD için demeyin, çünkü bu örgütlerin her ikisinin de uçakları yok.
Böyle olunca da bu taleplerin Suriye uçaklarına yönelik olduğunu hemen anlıyorsunuz…
İsterseniz tam bu noktada yazıyı tarihten bir örnekle bitirelim…
Eski Cumhurbaşkanlarından Özal’da Irak’a karşı ABD‘nin “Uçuşa yasaklı bölge” oluşturmasınıistemiyor muydu?
Ne olmuştu sonuçta...
36 paralelin kuzeyi Irak’a yasaklandı ve ABD’nin korumasında nur topu gibi bir Kürdistan doğuverdi…
Şimdi tekrar ABD’ye Suriye’de “Uçuşa yasaklı bölge” oluşturma çağrısı yapılınca aklıma geldi…
Suriye Kürdistan’ı da sakın böyle oluşturulmasın…
|