Dünya üzerinde Atatürk kadar, kurduğu ülkenin insanları tarafından saldırıya uğrayan…
Veya kurucusuna yapılan saldırıları görmezden gelen başka bir devlet var mıdır bilmiyorum ama…
Eğer bugün ekonomik ve siyasi olarak bağımlı olsak bile, kendi dilimizi özgürce konuşabiliyor…
Kendi bayrağımızın altında toplanabiliyorsak, bunu Atatürk’e…
O zamanki silah arkadaşlarına ve onun arkasından giden Türk milletine borçluyuz…
Peki, bunu yapan, ülkesini yabancı devletlerin işgalinden kurtararak bir ulus devlet kuran bir lider, neden hedef alınır veya her fırsatta itibarsızlaştırılmaya çalışılır hiç düşündünüz mü?
Şöyle bir an için Atatürk’ün olmadığını falan düşünün ne olurdu?
Hiç sakın Osmanlı devleti falan demeyin o defter daha birinci dünya savası sonunda kapandı.
Mondros, Sevr anlaşmaları ve işgallerle o devlet bitti.
Eğer Atatürk ve hani bazılarının saldırdığı Lozan olmasaydı, bugünkü sınırlarıyla bir Türkiye bile olmayacaktı.
Peki ya sonra…
Sonrası şu, Türkiye Cumhuriyeti o güne kadar üzerinde güneş batmaz denilen emperyalistin de arasında olduğu batılı emperyalistlerin yenilebilirliğini tüm bizim gibi ezilen ülkelere gösterdi.
Öyle işler yapıldı ki, ülke çok kısa sürede kalkınmaya başladı…
Sanayileşme…
Tarımda ilerleme çok ciddi boyutlara ulaştı.
Tabi bu gelişmenin olması özelikle İslam ülkelerinin geriliği sayesinde o toprakları pazar olarak kullanan emperyalistlerin hiç işine gelmedi…
Çünkü biliyorlardı ki…
Eğer bir ülke sanayileşir ve tarımda kendi kendime yeterli olmaya başlarsa bunun anlamı; emperyalistlerin o pazardan çıkarılmasıdır ki bunu hiç bir batılı emperyalist istemez…
Ve tabi işbirlikçileri de…
İşte bu nedenlerle Türkiye’nin tekrar bağımlı yapılarak…
Aynen Osmanlı’da olduğu gibi ekonomik, siyasi ve askeri bağımsızlığının yok edilmesi gerekiyordu…
Askeri bağımsızlığını engellemek için NATO…
Ekonomik gelişmenin engellenmesi için de Marshall yardımı, Gümrük Birliği ve AB süreci denilen tek taraflı bağımlılık devreye sokuldu…
Tabi iş bununla bitmedi…
Her ne kadar emperyalistler ülkeyi ekonomik olarak teslim almış olsalar da, gelecekte…
Tekrar ulus kimliği ve ekonomisini kazanmak için ayağa kalkabilecek Türk milletinin olması onları çok kaygılandırıyordu…
İşte bunun için Atatürk’ün itibarsızlaştırılarak gözden düşürülmesi…
Adının hemen her yerden kaldırılması…
Ders kitaplarından emperyalizme karşı verilmiş Kurtuluş Savaşı’nın tüm her şeyiyle silinmesi gerekiyordu ki bir kuşak sonra yetişecek nesiller Atatürk denildiğinde Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık, ulus devlet, devrim gibi kavramları anımsamasın…
İşte sık sık içki içmesinin gündeme getirilmesinin…
Bayram ve anma günlerinin yasaklanmasının…
Lozan’ın kazanımlarının küçümsenmesinin…
Hiçbir dünya liderinin mezarında olmadığı gibi Anıtkabir’e çocuk parkı, halı saha gibi soytarılıklara izin verilmesinin…
Dönem dönem askeri brövelerden…
Stadyumlar ve hava alanlarından…
Hatta kendi kurduğu çiftlikten bile adının kaldırılmasının esbabı mucibesi budur…
Bilmem anlatabildim mi?
|