Bizde “Müslüman düşmanı” diye propagandası yapılan Trump, kimsenin beklemediği biçimde seçimi kazandı ve dünyanın yeni ağası oldu.
Oysa hemen hemen tüm dünya hatta Obama bile Clinton’nun arkasındaydı ve onun kazanması için çalışıyordu.
Şöyle böyle demeye gerek yok, Amerika seçmeni işte budur.
Seçmen dediğin de böyle olmalıdır.
Sonuç olarak Amerikalı seçmen, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan ve sandık başına giden seçmene ders vermiştir.
Yılların dost ve müttefiki ile ilişkilerimize gelince; şimdilik kutlama iklimindeyiz, bekleyip göreceğiz.
X
Bugün bizim esnafın haber veriş biçimine takılacağım.
Umarım kimseyi darıltmam, gücendirmem.
Haber sunucusu, “bomba süsü verilmiş paket” diyor.
Bu bomba süsü verilmiş paket denen nesne, donanımlı bir polis tarafından kontrollü patlatılmaya çalışılırken, benim meraklı necip halkım, ellerindeki son model akıllı telefonlarıyla olayın gelmişini geçmişini kaydediyor.
Kontrollü patlama sonucu neyse ki bomba süsü verilmiş pakette bir şey çıkmıyor.
Allah korusun bir şey çıksa, cep telefonlarıyla olayı görüntülemek isteyen meraklılar havaya uçacak.
Gazetecilik terimleri de bir tuhaf oldu. “bomba süsü verilmiş” ne demek bir türlü anlayamıyorum.
Dahası, “yakalandı” yerine “kıskıvrak yakalandı” kullanılıyor.
“Yandı” yerine, “cayır cayır yandı” diyorlar.
“Gözaltına alındı” denmiyor, “yaka paça gözaltına alındı” diyorlar.
“Dördüncü kattan düşerek yaşamını yitirdi” demiyorlar, “dördüncü kattan tepetaklak düşerek öldü” diyorlar.
“Kaza yapan araç yandı” yerine, “trafik kazası yapan araç cayır cayır yandı” deniyor.
Basın, gazeteci olmayan patronlarıyla, yandaş gazetecilerle, yalaka yazarlarla zor günler yaşıyor.
Düzelir mi?
Biraz zor da olsa yandaşlığı, yalakalığı bırakıp, halkın doğru haber alma hakkına saygı duyulursa kendine gelebilir.
Geç kalınırsa - ki kalındı bile - yandı gülüm keten helva…
O zaman basına da gerek kalmaz.
Ve o zaman, “oynaya oynaya gülün çocuklar” ve “eş bulma” programlarıyla uyumaya devam…
X
Dün 10 Kasım’dı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle, özlemle ve hüzünle bir kez daha andık.
Adını bizzat kendisinin koyduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin, bugünden söz etmemesini herkes gibi ben de yadırgadım ve üzüldüm.
Böyle bir anmaya duyarsız kalanları kınıyorum…
|