İlk oyumu 27 Mayıstan sonra, 15 Ekim 1961 günü yapılan seçiminde kullandım.
Bundan sonraki tüm seçimlerde, yurttaşlık bilinciyle gidip oy kullandım.
Yalnız bir seçimde sandığa gitmedim.
O da Recep Tayyip Erdoğan ile Ekmelettin İhsanoğlu’nun, cumhurbaşkanlığı seçimi için yarıştığı seçimde.
İkisine de oy vermek içimden gelmemişti.
X
Ömür yolumun yarısını çoktan devirdim.
Kuşağımdan çok arkadaşımı, çok dostumu kaybettim.
Hani bir gün sıra bana da gelecek ama hiç düşünmüyorum bile.
Bilge biri, “ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yoğum” demiş ya.
İşte öyle bir şey…
Bu yaşıma kadar hiçbir partiye üye olmadım.
Bir matahmış gibi anlatıyorum ama içimden gelmedi.
İleriki zamanlarda zaten bir gazetecinin herhangi bir parti üyesi olmasını da hep yadırgamışımdır.
Neden?
Objektif olamayacaklarını düşündüğüm için.
X
Bakın, komşularımızla kavgalıyız.
Ve bir savaşın tam da göbeğindeyiz.
Önceleri doğudan şehit haberleri geliyordu, şimdi bizim savaşımız olmayan ama tam da göbeğine girdiğimiz Suriye’den şehit haberleri geliyor.
Ve kimselerin kılı kıpırdamıyor.
Dolarla kavgalıyız.
Bozdurup, altına ya da TL.ye çevirmeyi, ekonomik bir yöntem olarak görüyoruz.
Tamam, dolar Amerikan parası, altın bizim mi?
Bizim topraklarımızdan mı çıkıyor?
Yarın ne olacak belli değil.
X
Başta belirtmiştim, övünülecek bir şey değilse de hiçbir partinin üyesi olmadım.
Her seçimde gidip oy kullanarak yurttaşlık görevimi yaptım.
Düşünüyorum, iyi ki bir partiye takılmamışım.
Şimdilerdeki partililere bakıyorum da tüylerim ürperiyor.
Adam iki eliyle imzasını atamayacak durumda ama partili.
Hem de her partili, çok partili.
İyi ki partili olmamışım…
|