Yandaş değilse gazeteler, gazeteciler suçlu…
Yine yandaş değilse televizyonlar da suçlu.
Ana muhalefet tam suçlu.
Muhalefet de suçlu.
Yargı, hele hele en suçlu…
Şu ortalığı katıştırıp kaybolan nesne için “belge miydi kağıt parçası mıydı n’oldu?” diye sakın sorma.
Seni de suçlarlar.
İktidardan yanaysan, iktidarın her yaptığına “elhaaak, doğrudur” dersen, karşı çıkmazsan, ses çıkarmazsan, tüm suçlardan arınırsın.
Üstelik “tecimen – i pir – ü pak” olursun.
Demokrasinin ne demek olduğunu daha anlayamadın mı?
İşte budur demokrasi…
Demokrasilerde “darbe” diyeceksin, “suikast” diyeceksin, “iktidar sensin, bul darbecileri, bul suikastçıları, senin şikayet etmeye hakkın yok” diyenleri içeri atacaksın.
Günlerce, haftalarca, aylarca, neredeyse yıllarca yatsınlar ki demokrasinin ne demek olduğunu onlar da öğrensinler.
Sen, hem iktidarda olup hem de iktidardakileri “mübarek” sayıp, onlardan söz ederken gözlerinden yaşlar akıtmıyorsan, demokrasiden haberin yok demektir.
Demokrasi, ortaya bir post atıp, tek tek tüylerini saydırmaktır.
Demokrasi, yandaşları “bahangir” etmek, emeklinin maaşına 1.8 zam yapmaktır.
Dün, binecek bisikleti olmayanın, bugün, son model lüks araca binmesi demektir demokrasi.
Demokrasi, toplum korkutularak sindirilirken, aydın geçinenlerin susması demektir.
Demokrasi anlaşılmayan zamlarla anlamsız cezaların bir araya getirilerek, büyük yırtığa küçük yamalar yapmak demektir.
Demokrasi, Ankara Ticaret Odası Başkanını terör örgütü üyesi olmakla suçlarken, Ankara Sanayi Odası başkanını bakan yapmak demektir.
Emrinde toplar, tanklar, uçaklar, helikopterler ve binlerce asker varken, aklından darbeyi geçirmeyen orgenerallerin, emekli olunca darbecilikle suçlanması demektir demokrasi…
Demokrasilerde herkes potansiyel suçludur.
Suçsuza rastlanamaz demokrasilerde.
Herkese bir suç yakıştırılır.
O suçun karşılığında bir ceza yoksa, yeni yeni cezalar da üretilir.
Kimsenin “ben suçsuzum” deme hakkı ve şansı yoktur.
Derse suç işlemiş olur ki akıbeti hayrolmaz…
Allah bu demokrasinin akıbetini heyreyleye…
Şimdi bir de “aya ilk kim ayak bastı” sorusuyla gelen yeni bir demokrasi türü var.
Oysa benim kutsal kitabımda “ayları ve yıldızları emrinize kıldık” mealinde bir ayet varken, banim o işe gücüm yetmedi.
Hemen itiraf edeyim;
Vallahi de billahi de ben basmadım…
Sigarasızlık başıma vurmuş olacak ki bugün böyle kıytırık bir yazı çıktı.
Oysa ben sigarayı bırakmadım.
Feleğimiz şaşmış, haberimiz yok…
|