Güzel şeyler duymak, güzel şeyler görmek ve bu duyduklarıma, gördüklerime dayalı güzel şeyler yazmak istiyorum ama bir türlü beceremiyorum.
Çünkü haberlerde güzel şeyler duyamıyoruz.
Çünkü güzel şeyler görmeye hasret kaldık.
Her gün,yirmili yaşlarda gencecik Mehmetçiklerin şehit haberleriyle bunaldık.
Şehit sayısı vermeye yüreğim yetmiyor.
Her gün şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa dileklerinden bıktık usandık.
Buna karşın “şiddetle kınamak” tan, da geri kalmıyoruz.
Çözüm; hak getire ama şehit cenazeleri yoldayken bile cıvık politikalar yapılıyor, alkışlarla kıyametler koparılıyor.
Özellikle Kilis, Gaziantep gibi sınıra yakın illerimizin hastaneleri, Suriye’den getirilen yaralılarla dolu.
Şehitlerimizi hüzünle toprağa veriyoruz.
Hadi buyurun güzel şeyler yazın…
Ülke bunca acının yanı sıra karakışa da teslim oldu.
Gaziantep’te iki günden buyana aralıksız yağan kar, okulların tatil edilmesini gerektirdi ancak karın yağdığı ilk gün, çocuklar okullarına düşe kalka gittikten sonra tatil haberini alabildiler.
Hadi bu kez de karın içinde debelenerek okuldan evine dön dediler.
Neyse ki kar yağışının ikinci gün de süreceğini anladıklarından, bu kez tatil kararını erken aldılar.
Kar yağışının ilk günü belediyeler sınıfta kaldı.
Gaziantep’e karın yağacağı, meteoroloji tarafından açıklanmasına karşın, belediyeler önlem almakta geciktiler.
Bu arada çeşitli semtlerde elektrikler kesildi.
Ardından bazı semtlere su verilemeyeceği, herkesin önlem alması gerektiği duyuruldu.
Nasıl bir önlem alınacaksa?
Başta da belirttiğim gibi, güzel şeyler yazmak istiyorum ama güzel şeyler göremiyorum, güzel şeyler duyamıyorum.
Bir yazıya başlarken, güzelliklerden söz edeyim diyordum, olmuyor.
Bu da içimi acıtıyor.
Dilerim şehit haberleri durur.
Ve dilerim yazılarımda sizin de içinize ferahlıklar dolduracak güzelliklerden söz ederim.
Ve umarım o günleri yakında görürüm…
|