Rize, çay cenneti bir ilimiz.
Bu yeşil ile kucaklaşmış olan ilimize çay fidesi, Mustafa Kemal’in önerisi ile dikildiği söylenir.
Ancak Karadeniz’in bu cennet köşesinde, neden olduğu pek anlaşılmayan bir Atatürk tahammülsüzlüğü var.
Daha önce, meydandaki Atatürk heykelinin kaldırılacağı, yerine çayı sembolize eden bir çay bardağı heykeli yapılacağı dillendirilmişti.
Olay gazetelere yansıyınca, bu işten vazgeçtiler.
Demek ki vazgeçmeyip buzdolabına koymuşlar.
Bu kez de yol yapımında zarar görmesin kof gerekçesiyle Atatürk heykelini yerinden söküp, bir çekiciye yükleyerek gözden uzaklaştırdılar.
Yine gazetelere yansıdı, ülke genelinden tepkiler gelmeye başladı.
Hemen bir U dönüşü yapılarak, heykelin İl binasının önüne dikileceği için yerinden söküldüğünü söylemeye başladılar.
Ülkenin zor dönemden geçtiği, her gün, her yönden şehitler geldiği bir zamanda, böyle bir girişimin sırası mıydı?
Yoksa bu zor dönemde karambole getirilmek mi istendi?
Her şeye karşın beceremediler ama niyet böyle olunca bir gün bu işi becermeye çalışacaklardır.
Ülkenin kan ağladığı bir dönemde, boynunda asılı idam fermanıyla Anadolu’ya geçip kongreler düzenleyen, o dönem bozkırda bir kasaba olan Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kuran, Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyeti ilan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bu hınç, bu kin, bu tahammülsüzlük neden? Ben anlayamıyorum.
Bugün ülkeyi yönetenlerin, oturdukları makamları cumhuriyet sayesinde elde ettiklerini unutmalarını da anlayamıyorum.
“Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi ile yola çıkıp, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” dedikten sonra da “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” söylemiyle, kurtuluş savaşında yenilgiye uğrattığı ülke liderlerinin bile takdir ettiği Mustafa Kemal’in heykeline düşmanlığı hiç anlayamıyorum.
Böyle bir anlayış, çay bardağı kafalı insanların işidir deyip geçmek de kolaya kaçmak olur.
Sağımız solumuz savaş halindeyken ve benim Mehmetçiğim de bizim olmayan bir savaşın içindeyken, çay bardağı kafalı adamlar bakın nelerle uğraşıyorlar.
Atatürk kafasını kaldırıp halimize bir baksaydı, “ben size böyle mi öğrettim?” diyerek hepimizin yüzüne tükürürdü…
|