Türkçesi gerekçe.
Yazının başlığına bakınca belki içinizden…
Bu kadar Türkçe sözcük içinden başlık bulamadınız da eski dilden mi aldınız türünden bir düşünce aklınıza gelebilir onun için baştan söyleyim…
Bu güne kadar pek çok defa Türkçe; üstelik anayasa veya başkanlık sözcüklerini de kullanarak yazmama karşın görülüyor ki…
Konu hiç mi hiç anlaşılmamış.
İşte tam da bu yüzden üstelik eski dilde yazdım ki belki daha fazla ilgi çeker…
Ve çok daha fazla anlaşılabilir.
Şimdi buradan hareketle biraz düşünelim…
Bu anayasa değişikliğine neden ihtiyaç duyuldu?
Veya
15 yıldır iktidarda olan bir parti, elindeki onca güce, çoğunluğa rağmen hangi konuda çözümsüzlüğe uğradı…
Yetersiz kaldı…
Doğrusunu isterseniz hiç bir konuda…
Hem zaten bence konunun Türkiye’nin sorunlarıyla falan da ilgisi bulunmuyor.
Bu arada konunun uzmanlarının hazırladığı ciddi araştırmaların, cumhurbaşkanına hangi yetkilerin, ne amaçla verildiği türünden analizlerin inanın toplumun çok önemli bir kesimi üzerinde hiç bir etkisi falan da yok…
Peki, tüm bunları göz önünde tutarsak…
Ekonomik çöküşe…
Terörün başını alıp gitmesine…
Kıbrıs konusunda ki oldu bittiye…
Ege adalarının işgaline…
Hatta
Doların 4TL’ye yaklaşmasına bile çözüm üretilmezken…
Neden ısrarla başkanlık vurgusu yapılarak…
Topluma dayatılmaya çalışılmaktadır.
Şunun için…
Bildiğiniz gibi ABD bölgede hala Büyük Ortadoğu Projesini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Bu da bölgede bulunan aralarında Türkiye’nin de bulunduğu neredeyse tamamı Müslüman olan 22 ülkenin sınırlarının değişmesi…
Aynı zamanda dört ülkeden koparılacak parçalarla büyük Kürdistan’ın da kurulması anlamına gelmektedir…
Adamlar işin formülünü de bulmuş…
Hemen her ülkedeki etnik ve dini kimlikleri kışkırt…
Silahlandır…
Silah, mühimmat ve insan yönünden destekle, gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.
Hem zaten IŞİD ve PYD’nin var oluş nedeni de budur.
Peki, sizce ABD, çok uzak olmayan bir geçmişte zamanın başbakanını neden BOP eş başkanı olarak görevlendirmişti dersiniz…
Şunun için
Türkiye bölge ülkeleri içinde hem en gelişmişiydi…
Hem de bölge Ülkelerinin önemli bir kısmı geçmişte Osmanlı sınırları içinde bulunduğundan…
Üzerlerinde model ülke olarak söz sahibi olunacağı varsayılmıştı…
İşte bu nedenle yıllardır…
Türkiye’nin Atatürk’ten…
Ulus devletten…
Laiklikten vazgeçip…
Çok kimlikli…
Çok kültürlü…
Hatta çok hukuklu federatif bir İslam devleti olmasını istemiyorlar mıydı?
İstiyorlardı ama onlar da hemen her konunun özgürce tartışıldığı…
İçlerinde hangi partiden olursa olsun, yurtsever insanların olduğu bir meclisle aynen 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi bunun gerçekleşemeyeceğinin de farkındaydılar…
Bu yüzden, meclisin söz sahibi olmadığı, tek adamın hemen her şeye karar verebildiği, bir anlamda da 100 yıl önce Atatürk nedeniyle Vahdettin’le yarım kalan projelerini…
İkinci Vahdettin’le…
Pardon başkanlıkla tamamlamak istemektedirler…
Olay budur…
|