Cumhuriyet kurulduktan sonra tek partili sistem 1946 yılına dek sürdü.
1946 yılında çok partili sisteme geçildi ve 1950 yılının mayıs ayında yapılan seçimle, 10 yıl sürecek Demokrat Parti hükümetleri çoğunlukla iktidara geldi.
Kendi yağımızda kavruluyorduk, bağımsızdık.
1950 yılından sonra dost ve müttefiklik adı altında, neredeyse bağımlı hale geldik.
Kore’ye asker göndermemiz karşılığında Nato’ya dahil edildik.
Savaş bizim savaşımız değildi ama olsundu, dost ve müttefikimiz öyle istiyordu.
(“Kore’de ne işimiz vardı” diye sorgulamayanlar, günümüzde de “Suriye’de ne işimiz var”ı sorgulamıyorlar.)
Derken Marşal yardımı adı altında süt tozu, yağ, peynir kolileri yağmaya başladı.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” sloganı, yavaş yavaş törpülenmeye başlamıştı.
Bu dost ve müttefiklik bağımlılığına karşın, Demokrat Partili hiçbir belediye, yeni evlenen çiftlere nikah sonrası “mutlu bir yuva için, Kadın ve Aile İmihali” adlı, içeriğinde kadını aşağılayan bir kitapçık dağıtmamıştı.
X
Artık kendi yağımızla kavrulmayı bırakmıştık.
Tarımı, hayvancılığı gide gide göz ardı ettik.
Ve gide gide sanayisini, teknolojisini hızla geliştiren ülkelerin aptal pazarı olmaya başladık.
Bu gerçek hala da sürüyor.
1950 yılından sonra bir çok hükümetler geldi geçti ama biz bir kez yakamızı kaptırmış, dost ve müttefiklik kandırmacasını, aldatılarak sürdürdük.
Dost ve müttefiklerimiz, krediler açarak bizi borçlandırdılar.
Demiryollarımıza değil karayollarımıza ağırlık vermemizi istediler ki bize otomobiller satacaklardı.
Projelerini gerçekleştirdiler.
Cennet ülkem bir otomobil mezarlığına dönüştürüldü, biz ise trafik kargaşasını bile önleyemedik.
Bu dost ve müttefikler, bize üretmeden tüketmeyi öğrettiler.
Tarımımız iyi dizeydeyken, bir kamyon buğday satardık, bir otomobil jantı alabilirdik. Daha sonra yanlış tohum politikalarıyla buğdayımızı da dışardan almaya başladık.
IMF’ye borcumuz bitmiyordu ama bitmiş gibi gösteriyorduk.
Hatta bir belediye başkanımız, IMF’ye borç verecek duruma geldiğini söyleyerek dünyaya dayılandı ama fos çıktı ve dünyayı bize güldürdü.
Başımıza terör belasını musallat eden bu dost ve müttefik bildiklerimiz, yeni yeni terör örgütleri projeleriyle ülkemizde ve Ortadoğu’da at koşturmayı sürdürüyor.
“Nereden çıktı bu şimdi?” diye sorabilirsiniz.
Şuradan çıktı; Cumhuriyet kurulalı neredeyse 100 yıl olacak, biz hala dostumuzu düşmanımızı öğrenemedik de bu düşünceden çıktı.
Terörle cebelleşirken, her gün şehit verirken, bunları göz ardı edip, yeni anayasa ve başkanlık sistemine koşar adım gitmemizden çıktı.
Oyuna geldiğimizi görebiliyor musunuz bilmiyorum…
|