Terör konusuna hep böyle yaklaşılıyorsa, işimiz Allah’a kalmış demektir.
Yaşadığımı anlatayım;
Telgraf Gazetesi, Emniyet Müdürlüğünün tam karşısına düşer.
Gazeteden çıktım, daha 50 metre yürümemiştim ki Vergi Dairesi Başkanlığının arkasından silah sesleri gelmeye başladı.
O taraftan insanlar kaçışmaya başladı.
Gazetecilik refleksiyle ben de silahların sıkıldığı yöne doğru yürümeye başladım.
Tramvay yolunu geçmiştim ki bir de baktım, herkes telefonunun kamerasını açmış, silah seslerinin geldiği yöne doğru koşuşuyor.
Yani bir serseri kurşun bana gelebilir diye düşünen yok.
Ve insanımızın bu tür kargaşaya alıştığını üzülerek gördüm.
Olay yerine yaklaştığımda, bir kişi vurulmuş yerde yatıyordu.
Herkes canlı bomba olasılığı düşüncesindeydi.
Öyle olmadığı daha sonra anlaşıldı.
Ölenin babası ortaya çıkıp, oğlunun ruh hastası olduğunu, raporunun bile bulunduğunu ve terörle ilgisinin olamayacağını açıkladı.
Kentin yetkililerinden, her ne kadar böyle bir açıklama gelmediyse de durum buydu.
Her şeye karşın Gaziantep polisinin böyle bir durum için tetikte olması sevindirici.
Ancak Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, Gaziantep’te gelişen bu olaya yaklaşımını yadırgadım.
İktidar, terör olaylarına böyle yaklaşıyorsa, yandı gülüm keten helva…
Acaba Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ileri zekalı danışmanları tarafından yanıltılmış mıdır?
Akıl hastası ve bu konuda raporu olan birinin, 7.65 mm çapında çakaralmaz bir silahla, koskoca Gaziantep Emniyet Müdürlüğünü basması ve bir polisi yaraladıktan sonra öldürülerek ele geçirilmesi, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un başarı hanesine mi yazılacaktır?
Her şeye karşın polisin hemen organize olması ve silah seslerini duyup, ellerinde cep telefonlarıyla olay yerine koşuşturan halkın duyarlılığı sevindirdi beni.
Ve inandım ki kimden destek görürse görsün, terörist her zaman karşısında güvenlik güçlerini ve halkı bulacaktır.
Yaralanan polis memuruna şifa diliyor ve Gaziantep polisini dikkatinden dolayı kutluyorum.
|