Yanlış bir politikayla bizimle ilgisi olmayan bir savaşa girdiğimizden ötürü her gün şehit haberleriyle sarsılırken, halk oylaması telaşına düştük.
Nisan ayında yapılması düşünülen ama yapılıp yapılmayacağı hala belli olmayan halk oylaması konusunda, hayır diyecekler ile evet diyecekler şimdiden kutup kutup kutuplaştırıldı.
Sonuç ne çıkarsa çıksın, sağlıklı olmayacağını düşünüyorum.
Hani trafikte “makas atmak” diye tanımlanan tehlikeli bir hareket var ya.
İşte şimdilerde herkes birbirine makas atmaya başladı.
Örneğin; Fırat Kalkanı Harekatı ne zaman bitecek diye yavan bir soru sorsak, politikaya makas atmış olur muyuz bilemiyorum.
X
Amerika’nın yeni başkanı, ayağının tozunu silmeden 7 Müslüman ülkeye, ülkesine giriş yasağı getirdi.
Bunun üzerine Kanada Başbakanı, “göçmenler Kanada’da hoş karşılanır” dedi ve hemen ardından Kanada’da bir camide namaz kılanlar silahla tarandı.
Bu nedir, nedendir diye sormak kimsenin aklına geldi mi?
Siz Amerika’yı, İngiltere’yi, Fransa’yı, Almanya’yı ve daha birçok ülkeyi, seçilen başkanların, başbakanların yönettiğini mi sanıyorsunuz?
Ben sanmıyorum da siz sanıyor musunuz diye merak ettim ve bir sorayım dedim.
X
Bakın biz nelerle uğraşmıyoruz;
15 Temmuz öncesine kadar, Amerikan piyonu Fetullah’a,“muhterem hocaefendi” diye methiyeler dizen, her Amerika seyahatinde onun dergahını kıble bilerek ziyarette bulunan politikacılar temizlenip sorgulanmadıkça, ben bu Fetullahçı terör örgütüyle savaş verildiğine inanmıyorum.
Siz inanıyor musunuz?
Onu da bilmiyorum.
Çünkü neye inanıp neye inanmayacağımızı şaşırmış durumdayız.
Ve hala kuşkuluyum;
Bu meclisten geçen yeni anayasa ve başkanlık sistemi için, Nisan ayında halkoylaması yapılacak mı yapılmayacak mı?
Yapılırsa, benim necip halkım şeytana uyacak mı uymayacak mı?
Tam da burada sormak isterim;
Bu şeytana uymak ya da uymamak nedir diye soranlarınız varsa, kusura bakmasınlar, onlar benden de safmış derim.
Ortada henüz sandık mandık yok ama şimdiden söyleyeyim, valla siz bilirsiniz.
Yoksa “bade harab – ül Basra…”
|