Aldatılmak, kandırılmak, sağ elle sol kulağı göstermek, bizim ticari marifetlerimizden olsa gerek.
Hanımların, “kampanya varmış, indirim varmış” çığlıklarını duyarak, çarşıya, pazara çıkanımız yok gibidir.
Çarşıya çıktığınızda, bir vitrinde bir ilan görürsünüz; “% 60 indirim.”
Oysa siz o dükkandan, iki gün önce bir gömlek almışsınızdır, % 40 kazıklandığınızı düşünürsünüz ama eşinize bunu söyleyemezsiniz.
Bırakın vitrinleri, girin bir alışveriş mağazasına.
Satılan malların üstündeki etiketler ilginçtir;
99.90, 129.90, 399.99, 509.90.
Tamam, anladık da, 99.90 lık bir mal alsak, 100 lira versek, kalan 10 kuruşu bekleyen biri var mı?
Ben görmedim.
Hadi 10 kuruşun bir satın alma gücü var diyelim.
399. 99 liralık bir şey alsak, kasaya gidip 400 lira versek ve kalan 1 kuruşu istemeye kalksak, verebilirler mi yoksa hadi canım sen de diye gülüverirler mi?
Bir de telefonlarımıza gelen mesajlar var.
Örneğin; “maaşınızı falan bankadan alıyorsanız, filanca mağazadan alışveriş yaptığınızda, % 40 a varan indirimden yararlanabilirsiniz”
Hani o filanca mağaza, falanca banka ile çalışanların karakaşına, ela gözüne hayran ya!
X
Şubat ayına girdik.
14 Şubat geliyor.
Nedir 14 Şubat?
Herkes bilir de bilmeyenler için söyleyeyim, sevgililer günü efendim.
Şimdiden indirimler gırla.
Hadi bakalım, 14 Şubat dışında tanesi 5 liraya satılan bir karanfili, 14 Şubat günü de ayni fiyata alıp sevdiğinize götürün.
Bakın o bir karanfil için sizden kaç lira isterler?
X
Yazımızın girişinde ne demiştik?
Aldatılmak, kandırılmak bizim ticari marifetlerimizden olsa gerek demedik mi?
Günümüzde başta Ankara olmak üzere, aldatıla aldatıla, kandırıla kandırıla, bu özellikler halka doğru iniverdi.
Emekliye promosyon aldatmacası hala sürmüyor mu?
Aldatan aldatana, kandıran kandırana.
Aldatılan, kandırılan bir toplum olduk da nereye ve ne zaman kadar…
|