“Tek adam yönetimi değil.”miş…
Öyle söylüyorlar…
Biliyorlar ki Toplumumuzun bir kısmı okumaz, araştırmaz…
Liderlerinin ağzından çıkan söze inanır.
Bu durumda konunun açık, ayrıntılı tartışılmasına gerek olur mu?
Elbette olmuyor.
Böyle olunca da topluma konuyla ilgili, hatta ilgisiz istediğin her şeyi söyleyebiliyorsun…
Çünkü soran, sorgulayan, araştıran…
Okuyan bir kültürden değil…
İtaat eden bir kültürden geliyoruz ve duruma bakılırsa da padişahlığın tebaalığından yurttaşlığa geçmemiz için…
Öyle az buz değil en az 40 fırın ekmek yememiz gerekiyor…
Zaten yurttaş olsaydık…
Değişiklik yayınlanır yayınlanmaz okur ve toplumca maddelerin somut olarak neler getirip götürdüğünü tartışıyor olurduk ama…
Dedim ya bunun için epeyce zaman var…
En azından şimdilik öyle görünüyor.
Peki…
Gerçekte ülkemizde getirilmek istenilen sistem…
Ülkemizi tek adam yönetimine mi götürüyor?
Yoksa…
Demokrasiye mi?
Nasıl öğrenmemiz gerekecek?
Elbette araştırıp, sorgulayarak, başka bir yolu var mı?
Önce şu kadarını söyleyim…
Getirilecek olan başkanlık sistemiyle değil 600, 1600 milletvekili de olmuş olsa…
Hükümetin hiç bir türlü denetimi söz konusu değil.
Öyle güvenoyuymuş, meclis soruşturmasıymış, genel görüşmeymiş…
Hepsi hikaye.
Soruyorsunuz yazılı soruyu,15 gün içinde size yanıtı veriliyor…
Öyle mecliste sorgulamak…
Açıklama beklemek falan da yok…
Ayrıca bakanlar da…
Başkan tarafından seçilip…
İstenildiği an görevden alınabiliyor…
Tabi başkan yardımcıları da…
Diyeceksiniz tamam da ya meclisin yasa çıkarması, oda mı kaldırılacak?
Aslında tabi ki kalkmıyor ama…
Şöyle bir düşünün…
Vekillerin genel başkan sıfatıyla başkan tarafından seçilip…
Seçime 1 yıldan biraz fazla kala meclisi fes edip tekrar seçildiği takdirde de önceki sürelerin hesaba katılmayıp…
Çok uzun yıllar başkanlık yapabilme olanağının bulunduğu…
Kararnameyle merkezi devlet yapısında bile değişik yapabilme yetkisinin olduğu bir durumda…
Yasa çıkarmanın bir önemi olur mu?
Gelelim başkanın yargılanmasına, daha doğrusu yargılanmamasına…
Bizim vatana ihanet diye bir yasamız olmadığını…
Gerektiğinde yüce divan görevi de yapacak olan Anayasa Mahkemesinin
15 üyesinden 12 üyesini de başkanın seçtiğini…
Üstelik
İsteği zaman olağanüstü hal ilan edip muhalefeti baskı altına alabileceğini de unutmazsanız…
Seçilen kişinin padişahtan daha fazla yetkisinin olduğunu da bilirsiniz…
Yani demem o ki…
1920’de padişahtan aldığımız yetkiyi aradan 97 yıl sonra tekrar başkana veriyorsak…
Biz zaten Cumhuriyeti hiç mi hiç anlamamışız demektir…
Hem bir saltanat düşkününün parlamenter sistemi hedef alan sözlerine ve Galatasaray Adası dahil taleplerine sessiz kalıp, tepki gösterenlere saldırılması, başka türlü nasıl açıklanabilir ki…
|