Yüce mecliste 2 aya yakın bir gerginlik yaşanmıştı.
Güney sınırımızın mayından temizlenmesini herkes istiyordu.
İktidarın dışında herkesin karşı çıktığı konu, bu arazilerin mayından temizlenmesi işini yapacak olana 49 yıllığına kiralanmasıydı.
Görüşmeler tam bir gerginlik içinde geçiyordu.
Sonunda parmak hesabına dayanan iktidar, bu yasayı meclisten geçirdi…
Prosedür işlemeye başladı.
Yasa, Cumhurbaşkanının onayına arzedildi.
Cumhurbaşkanının 15 günlük süresi vardı. Bu süre içinde önüne gelen yasayı inceledikten sonra ya onaylayacak ya da geri gönderecekti.
Bu arada konu gazetelerde, televizyonlarda, dolayısıyla kamuoyunda büyük tartışmalar yarattı.
Ağzı olan konuşuyordu…
Derken Cumhurbaşkanı, 15 günlük sürenin dolmasını beklemedi ve yasayı onayladı.
Ana muhalefet partisi CHP konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.
Anayasa Mahkemesi oturdu, yasayı inceledi ve kararını açıkladı.
Bu kararla, mayınların temizlenmesini değil, bu arazileri mayından temizleyen şirkete 49 yıllığına vermek için düzenlenen yasa maddesinin yürütmesini durdurdu.
İmdiii, gelelim işin özüne;
Bu yasa önergesini verdirenler, verenler, yasaya parmak kaldırarak meclisten geçmesini sağlayanlar, yasayı onaylayan Çankaya, hepsi biliyordu ki bu yasa Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir.
Her fırsatta hukuka saygılı olduklarını söyleyenler şimdi ne yapacaklar?
Bu kayıkçı kavgası neden yapıldı?
Yasayı hazırlayanlar, yasaya parmak kaldıranlar, onaylayan makam, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı üzerine şimdi ne düşünüyorlar?
Merak ediyorum.
Her işin lider sultasıyla yürüyeceğini sanmak, hukuka saygısızlık değil midir?
Üstelik Türkiye’nin bir “hukuk devleti” olduğunu sık sık yineleyenler bunlar değil midir?
Böyle kayıkçı kavgalarıyla bir yere varılamayacağı hala anlaşılamadı mı?
“Fikri ayrı, zikri ayrı dervişlik” balonu çoktan patladı.
Biz, bilgi çağında yaşadığımızın farkına varamayacak kadar aptal bir toplum muyuz?
Hani “belge” mi, “kağıt parçası” mı ne olduğu belli olmayan ama tozu dumana katan bir konu vardı.
O konu n’oldu?
O da mı kayıkçı kavgasıydı yoksa?
Gaziantep Milletvekili, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, eşi Annalise Şimşek’ten boşanmış.
Olacağı buydu…
Batman’ın bir mezrasında doğacaksın, İngiltere Kraliçesine sadakat yemini edeceksin, Amerika’lı bir hanımla evleneceksin.
Şu uyuma bakar mısınız?
Böyle bir ters orantı ile yine de 10 yıl birlikte olmayı başarabilmişler.
Bu da kayıkçı kavgası mıdır değil midir bilmem ama anlaşarak ayrılmışlar. Hem Allah’ın Amerika’lısı nereden bilsin kayıkçı kavgasını…
Evet, artık bekar bil maliye bakanımız var.
Üstelik daha genç de…
Ben şimdiden söyleyeyim de demedi demeyin.
Muhterem bakanın doğduğu köyde mutlaka bir beşik kertmesi vardır.
Hemen evlendirmek gerek.
Yoksa…
|