Oturdum haberleri izliyorum.
Haberciliğimiz nerelerden kalkıp nerelere gelmiş.
Habercilik adına üzülüyorum.
Birilerinin ak dediğini birileri haber yapıp, “bakın bunlar böyle işte” diye veriyor haberi.
Başka gazeteden bir haberci, yukarda belirttiğimin aksini yazıyor; “bakın bunlar böyle işte” diye başlık atıyor.
Yani al birini vur ötekine…
Benim necip halkım iki cami arasında binamaz…
Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.
Nereye tüküreceğini bilmeden, “aklıma tüküreyim” diye feveran ediyor.
Aklına tüküremiyor ama düşünmeye başlıyor.
Tam da o sırada haberlerde, İç İşleri Bakanı, “memleket, terörle mücadelede tarihinin en iyi yerinde, terör örgütü uzatmaları oynuyor” diye bas bas bağırıyor.
Ve yine tam o sırada iki şehit haberi geliyor.
Cumhurbaşkanı bir referandum mitinginde, “bu hayırcılar var ya hayırcılar, terörist, terörist” diye bağırıyor.
Herkes alkışlıyor.
Yine tam o sırada Başbakan, “hayır diyenlere bakın, hepsi terörist” diye bağırıyor.
Onu dinleyenler de alkışlıyor.
Bu söylemlere bakarak, hayır diyenlerin tümünün terörist olup olmadığını ayrıştırmaya bakarken, İç İşleri Bakanı çıkıp, “terör örgütü uzatmaları oynuyor” diye heyecanlı bir konuşma yapıyor.
Eee şimdi biz kime inanacağız?
Bu hayır diyenlerin terörist olduğuna mı?
Ya da hayır diyenlerin hepsinin terörist olduğuna mı?
Yoksa “terör örgütü uzatmaları oynuyor” diyen İç İşleri Bakanına mı?
Birine inanmaya çalışıyoruz ancak hiç biri inandırıcı değil.
Gazeteleri okuyoruz, her biri başka tellerden çalıyor.
Biri cim teline basıyor, öteki bam telinden giriyor.
Bırakın Almanya’yı, Hollanda’yı, hadi daha da genişleteyim, bırakın tüm Avrupa ülkelerini, biz neredeyiz?
Biz “faşist” Avrupalı mıyız? Geride kalan Asyalı mıyız? Kargaşa içindeki Ortadoğulu muyuz?
Ulus olduğumuzu, ne zaman anlayacağız ve bunu nasıl kanıtlayacağız?
Bilen var mı?
Toplumu kaynaştırarak bir arada tutmaya değil, ayrıştırarak birbirine yabancılaştırmaya yönelik bir hayır – evet sarmalına girmişiz, kısır döngü içinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Bana hak veren var mı bilemiyorum…
|