Son günlerde köprüleri attığımız ülkelerin sayısı giderek artıyor da şöyle bir haritaya bakıp…
Dost olduğumuz kaç ülke kaldı diye kendi kendimize sorduğumuzda Suudi Arabistan ve Katar’dan başka herhangi bir ülke görünmüyor.
Tabi AB konusunu bunun dışında biraz da farklı düşünmek gerekiyor ama benim burada asıl anlatmak istediğim…
Çakma, tamamen referandum odaklı Hollanda olayı değil, genelde AB politikalarının neyi amaçladığını, hedeflerinin ne olduğu…
Bizim gibi ülkelerden neler istenildiğidir…
Bakın ülkemizle AB arasında ne zaman herhangi bir gerginlik yaşanmış olsa…
Bir kısım AB sever tarafından ki…
Bunların bir kısmı, politikacı yazar, çizer falan da olabildiği gibi.
Büyük gazetelerin köşelerini bile işgal edenleri vardır…
Feryada başlarlar;
“Demokrasiden ayrılmayalım…”
“Batıdan kopmayalım…”
“AB sürecinden vazgeçmeyelim” falan…
Öyle ki
İçlerinde “NATO’ya daha sıkı sarılmamız gerekir” diyen bile çıkıyor…
Zaten onlara göre AB…
Devlet, hatta emperyalist amaçları olan
Pazar peşinde koşan, ülkeleri birçok şekilde ele geçirmek…
Projelerle toplumlarını etkilemek isteyen Avrupa Birleşik Devletleri değil de…
Tamamen insani amaçlarla hareket eden…
Demokrasiden…
Özgürlükten yana olan…
İnsanların sömürülmesinin karşısında olan demokratik kitle örgütü…
Aslına bakarsanız böyle göstermek, pek çok bakımdan işlerine de gelmektedir…
Öyle ya
Bu ülkeleri emperyalist olarak nitelendirip nasıl onlarla proje yapılıp…
Destek, para, hibe falan alınabilir ki…
Ama iş bu kadar basit değil.
AB her ne kadar ABD karşısında etkili olmaya çalışsa da sonuçta pazar peşinde olan emperyalist bir devlet…
Üstelik hedef aldığı ülkelerdeki ulus devletlerin de yıkıcısı…
Çünkü onlar da ABD gibi güçlü ulus devletlerin kendi pazarlarına sahip çıktıklarını bildiklerinden…
Bu türden devletleri sözde demokrasi masalıyla aldatıp, parçalayarak kendileri için etkisiz, zayıf devletler olmaları istenmektedir…
Hani bugünkü iktidar, referandum uğruna sahte bir AB karşıtlığına soyunuyor ya, o da hikayedir.
Çünkü
Gerek iktidarın gerekse AB ve ABD’nin çıkarları ortak olup bunların tamamı Türk ulus devletinin parçalanması konusunda işbirliği içindedirler.
Çünkü amaçları ortaktır…
Baştan beri nasıl bir ülke olmamız hedefleniyordu?
Ulus devletin ekonomik dayanaklarıyla…
Ordusuyla…
Değer ve sembolleriyle falan yok edilip…
Çok kimlikli, çok kültürlü…
Hatta çok hukuklu…
Emperyalizmin koşulsuz pazarı ve padişah tarafından yönetilen bir Türkiye değil mi?
İşte
Tüm ülke kaynaklarının elden çıkarılarak, Ordunun Ergenekon ve Balyoz benzeri operasyonlarla ulus devletten vazgeçirilmesi…
Eğitimden ulus kimlikle ilgili kavramların temizlenmesi…
TC’nin hemen her yerden kaldırılması…
Ve bugün gündeme getirilen başkanlık konusu bile…
AB ve ABD dayatmalarıyla gerçekleştirilmektedir…
Demem o ki…
İşin sırrı tamamen ulus bilincidir…
O varsa ülkenizi kalkındırır, bağımsız, onurlu müreffeh yaşarsınız.
Ama yoksa…
Kendinize hangi unvan ve ismi takarsanız takın…
Varacağınız yer…
Emperyalizmin sömürgesi olmaktan daha farklı bir yer olmayacaktır…
|