Şimdi biz egemenliğimizdeki yetkiyi tek bir kişiye verilmesi anlamına gelen referanduma yaklaşırken…
İsterseniz geçmişte yaşadığımız olayların biraz muhasebesini yapalım ki…
Söz…
Yetki…
Karar tek kişiye verdiğinde neler olur birlikte düşünelim…
Yıl 2003…
Birinci tezkere gündemde…
Biliyorsunuz o tezkereyle askerlerimizin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı askerlerin de Türkiye’de bulunması amaçlanıyordu…
Üstelik o günlerin başbakanı da tezkerenin geçmesi için büyük çaba harcamıştı ama…
Meclis sağduyuyla davranarak bu tezkereye hayır dedi ve reddetti…
Yani o gün hayır denmemiş olsaydı işgal edilmiş olacaktık.
Gelelim açılıma…
Hükümet…
Oslo’da görüşüp sözler verirken…
Valilere “PKK’ya müdahale edilmemesi” yönünde emirler verilip, askere, polise operasyon yaptırılmazken…
Buna karşı çıkıp hayır diyenler suçlanarak “Terör örgütüyle görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir…” denilip…
Sonrasında görüşme iznini başbakanın verdiği açıklanınca…
Sahi kim haklı çıktı hatırlıyor musunuz?
Ya
Mavi Marmara olayına ne demeli…
Bunun yanlış olduğu ısrarla vurgulandığı halde gemiyi gönderip…
Yaşanan İsrail katliamı karşısında sessiz kalıp…
Üstelik tazminattan bile vazgeçip…
Sonrasında da “Bana mı sordular oraya giderken…” Denilmedi mi?
Buradan da anlaşıldı ki yine hayır diyenler haklı çıktı…
Gelelim FETÖ olayına…
Bakın ta 1990’lardan itibaren Türkiye’nin aydınları, vatanseverleri “Bunların ABD’nin kuklası” olduğunu hemen her yerde söylerlerken…
Dönemin iktidarı…
Bu çetenin Türkçe olimpiyatlarını açmak…
Oralarda boy göstermek için yarışmıyorlar mıydı?
Çok değil…
Daha dün…
Bugünün iktidar sahipleri bile “Bu hasretlik bitsin” diye Fethullah Gülen’i ülkeye çağırmıyorlar mıydı?
Sonuçta…
Yine bu konuda da hayır diyenler haklı çıkmadı mı?
Suriye konusuna gelince…
ABD ile işbirliği yaparak Suriye yönetimini yıkıp Emevi camiinde namaz kılmayı hedefleyenler…
2011 den bu yana uğraşmalarına karşın başarısız oldular ama…
Sonuçta sayelerinde…
Suriye ve Irak’ın Kuzeyinde nur topu gibi iki Kürdistan kuruluverdi…
Ve her zamanki gibi yine bu mezhepçi politikaya hayır diyenler haklı çıktı.
Şimdi geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ABD Dışişleri Bakanı’yla yapılan görüşmelerden de anlıyoruz ki bu kez hedef İran…
Tabi elbette hayır diyerek tepki göstereceğiz de…
Sizce…
Tüm dış politikası düşman üretmek ve ABD emirlerini yerine getirmek olan bir anlayışa…
Neredeyse…
Sınırsız bir başkanlık yetkisi vermenin…
İntihardan herhangi bir farkı var mı?
|