Adil olmak buysa ben bu kavramı bilmiyorum demektir.
Çarşamba günü CHP Genel Başkanı Gaziantep’e gelmiş.
Bakınız, gelmiş diyorum.
Çünkü partililerinin dışında, genel başkanın Gaziantep’e geldiğinden Gazianteplilerin haberi yok.
Bu vitrin açamama durumunu CHP’lilere yükleyemeyiz.
Onlar komşusuna, eşine, dostuna söylemiştir.
Her şeye karşın CHP Genel Başkanının konuşma yapacağı salon doldu taştı.
Dün, Başbakan Bin Ali Yıldırım Gaziantep’e geldi.
Geleceği günler önceden belliydi.
Har taraf afişlerle dolduruldu.
Desibeli yüksek bir ses sistemiyle, büyük küçük bir sürü araç Gaziantep’in caddelerinde, sokaklarında bas bas bağırıp, başbakanın Perşembe günü Gaziantep’te olacağını seslendirdi.
Hatta bu geliş nedeniyle bazı yolların, caddelerin, sokakların araç trafiğine kapatıldığı, sevgili Gaziantep ahalisine duyuruldu.
Bin Ali Yıldırım bir partinin genel başkanı ve başbakan.
Kemal Kılıçtaroğlu ana muhalefet partisinin genel başkanı.
Yani iktidar partisi olmanın cazibesi, önceliği, dokunulmazlığı bu kadar belli olmamalı değil mi?
Ama belli oluyor.
Hem de herkesin gözleri önünde belli oluyor.
Bu ayrımı yapmak da sevgili seçmenlere kalıyor.
Bu işin sonu ne olacak diye sorarsanız;
Valla bu işin sonunda evet de çıksa hayır da çıksa, toplum kutuplaştırıldı.
Sen – ben, evetçi – hayırcı diye ayrıldıkça ayrıldı.
Kamuoyu araştırmalarına pek inanman.
Hala da inanmıyorum.
Neden?
Biri hayır önde derken, öteki çıkıp evet önde diyebiliyor.
Hadi gel de bunlara inan.
Neyse ki kısa bir zaman içinde, saçımız ak mı kara mı önümüze düştüğünde göreceğiz.
Böyle adil(!) bir ortamda ne çıkarsa bahtımıza.
“Ya nasip” çekmek gibi bir iklimden geçiyoruz çünkü.
Allah hakkımıza hayırlısını versin.
Neyi hak ettiysek…
|