Temmuz bitti bitecek, ağustosa giriyoruz.
Ha temmuz ha ağustos.
Sıcak aynı sıcak.
Böyle sıcak günlerde serin yazılar yazarak yürekleri ferahlatmak istiyoruz
Olmuyor, olamıyor…
Bari biz de yangına körükle gidelim.
Gazeteleri okuyoruz, içimiz kararıyor.
TV.lerde haber izliyoruz, başımız dönüyor.
Yazdıkları ilaç karşılığında, ilaç firmasından yurt dışı seyahat, bilgisayar, medikal malzemelerle ödüllendirilen(!) 3 profesör hakkında soruşturma başlatılmış.
Soruşturmayı başlatan kurum YÖK.
Yani olay daha idari aşamada, adliyeye intikal etmemiş.
Ne var bunda?
Bu “al gülüm – ver gülüm” sistemi yıllardır sürmüyor muydu?
YÖK daha yeni fark etmiş olmalı ya da o profesörlerde YÖK’e karşıtlık vardır.
Hani dananın altında buzağı arıyoruz ya!...
xxx
Bodrum’da yalnız güneş, deniz, kum, gece hayatı yok.
Arsa vurgunu da var.
Sanki şimdiye dek yokmuş gibi.
Fakat bu farklı; kaymakamla komutan bir olup, arsa vurgununa karışmışlar.
Vurgun yiyen arsa SİT alanıymış.
Şimdi, koy manzaralı özel mülk oluvermiş.
Üstelik bu iş yeni de değil, birkaç yıl öncesinde olmuş bir iş.
Kokusu şimdi neden çıkıyor? Anlayamıyorsunuz.
Bakın, biz Gaziantep’teki Fıstık Araştırma arsasını unuttuk bile
Elin oğlu unutmuyor…
Hani dananın altında buzağı aranacak ya!...
xxx
Bu günlerde bir “Kürt Açılımı” lafı almış gidiyor.
Ne demekse…
Biz ne yapıyoruz?
Prof. Halil İnalcık’ın tarih bilgisini tartışıyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında mı kuruldu yoksa 1302 yılında mı?
Bu imparatorluk Yalova’da mı kuruldu yoksa Söğüt’te mi?
Dananın altında buzağı arayacağız ya!...
xxx
Domuz gribinin çok ciddi bir hastalık olduğu şimdi daha iyi anlaşıldı.
Neden?
Devlet Bakanı Faruk Özak, 8 gün süren bir yurt dışı gezsisinden, düşmeyen bir ateşle dönmüş.
Ve, “ben domuz gribi olabilirim, sonuçta hepimiz ölümlü faniyiz” demiş.
O da domuzun altında grip arama telaşındaydı ama neyse ki tahlil sonuçları temiz çıkmış.
xxx
Yazımızı Gaziantep’ten güzel bir haberle noktalayalım;
Gaziantep Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Hayri Sucu, “sebze ve meyve fiyatları, geçen yıla oranla çok daha düşük” demiş.
Haydi yine iyiyiz – de şimdi “siz bu (de) si ne” diyeceksiniz.
“De” si de şu efendim;
Başkan, Ramazan ayına gireceğimiz hafta aynı demeci verebilecek mi bakalım?
|