Bugün size derenin şırıl şırıl aktığını, dere kenarında kurbağaların vırak vırak bağırdığını, kuşların cik cik öttüğünü, mehtaba dalıp romantik romantik düşünüldüğünü yazacaktım ama gündemin gözü çıksın, fırsat vermiyor.
Çünkü gündem, gündem olmaktan çıkmış, saatdem olma yolunda.
Saat başı gündem değişiyor.
Yine de biz kuşları, kurbağaları, dereyi, mehtabı bırakalım, gerçek gündeme dönelim.
Eskiden klişeleşmiş bir laf vardı; “İstanbul’u kazanmak, Türkiye’de kazanmak demektir.”
Bu sözcük anlamını yitirdi.
Neden?
İktidardakiler İstanbul’da kaybetti.
Salt İstanbul’da mı?
Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Eskişehir, Diyarbakır, Denizli, Antalya…
Sayayım mı daha?
Yok saymayayım.
Yeterince anlaşılmıştır umarım.
Bahçeli’nin “fiili durumun yasallaşması” dileği “mer’iyet” kazandı.
MHP lideri Bahçeli bu “meriyetin” neresinde?
Belli değil.
YSK’nın tutumuna gelince; değinmeye bile değmez diye düşünüyorum.
Çünkü YSK mührü kendi anlına vurdu…
X
Bırakın İstanbul’u Ankara’yı, İzmir’i, Adana’yı, Antalya’yı, Suriyeli sığınmacıların yoğun yaşadığı Gaziantep’te, Kilis’te, Şanlıurfa’da, Kahramanmaraş’ta çıkan referandum sonuçlarına inanmak istiyorum ama inanamıyorum.
Başına yüze yakın füze ve roket düşen Kilis’te çıkan sonucu hiç anlayamıyorum.
Referandum sonucu, her ne kadar resmen açıklanmasa da açıklanan duruma bakarak, ilk kutlayanın Azerbaycan Başkanı Aliyev olmasını da anlayamıyorum.
Şimdi bir tartışma başladı, ağzı olan konuşuyor.
Konu ney?
Mer’iyet – meşruiyet tartışması.
Bakalım nereye kadar sürecek?
Her şeye karşın gündem boş bırakılmıyor.
Şimdi de idam tartışması ve gerekirse bu konuda da bir referanduma gidilebileceği gündeme oturtulmaya çalışılıyor.
Eyyi olur inşallah…
X
Gaziantep hapishanesinde 40 mahkum, yedikleri İngiliz çorbasından zehirlenmiş.
Vay be, dost ve müttefik(!) İngiltere’nin çorbası cezaevlerimize kadar girmiş.
Bizim mahkumları bile İngiltere besliyormuş da haberimiz yokmuş.
Allah’ım, sen büyüksün, bize mukayyet ol.
Çünkü biz kendimize mukayyet olamıyoruz…
|