Referandum bitti…
Şimdi sıra geldi başkanlıkla hedeflenen değişikliklerin yapılmasına…
Sahi siz nasıl bir değişiklik yapılacağını düşünüyorsunuz?
Doğrusunu isterseniz öyle bunu bilmek için çok araştırmaya, öyle uzun uzun incelemelerde bulunmaya falan da gerek yok.
Sadece biraz bilinçli olup algılarınızı açık tutmak yeterli olacaktır.
Hem zaten kendileri de bunu çoğu zaman pek çok şekilde de ifade etmektedirler…
Tabi bunu yaparken de fikirlerin her zaman en yetkililerin ağızlarından değil de…
Genelde danışman ve çeşitli gazeteciler aracılığıyla duyurulması…
Yönetenlere…
Sanki konuyla ilgileri yokmuş gibi davranma…
Hem de hiç oralı olunmayarak toplumun tepkisi ölçmek gibi bir fırsatı da beraberinde sunmaktadır…
Yani bir süredir…
“Hilafet…”
“İkinci Osmanlı…”
“Eyalet sistemi…”
Hatta “kendi devletlerini kuracaklarını” söyleyenlerin hepsi hiç lamı cimi yok gerçeği söylemektedirler…
Yani uzun sözün kısası…
Başkanlıkla ulus devleti yıkıp…
Yerine etnik ve dini eyaletlere ayrışmış Osmanlı benzeri çok kimlikli…
Çok kültürlü…
Hatta ulusal ekonomisi yerle bir edilen…
Çok borçlu bir ülke olmamız hedeflenmektedir.
Bu ulusal ekonominin tasfiyesi ve aşırı borçlanma, aslına bakarsanız işin olmazsa olmazıdır bile denilebilir…
Çünkü herkes bilir ki…
Ulusal ekonomisi çok güçlü…
Halkının refah düzeyi yüksek…
Gelir dağılımı iyi olan, bir ülkede hiç bir güç, toplumu etnik ve dini kimlikçiklere ayıramaz…
Emperyalizm de bunu bildiğinden
Önce ulusal ekonominin elden çıkarılmasıyla işe başlanır…
Ülkenin gelirleri azalıp, aşırı borç altına sokulup, gelir dağılımı dengesiz hale getirilince de…
Halkın güveneceği, halkına sahip çıkan ulus devletin yerini adım adım özellikle tarikat ve cemaatlerin kurduğu sözde yardım kuruluşları almaya başlar…
Böyle olunca da Toplumda yavaş yavaş bu yönde parçalanma da başlamış olacaktır…
Şimdi siz sanıyor musunuz, başkanlıkta da bugüne kadar olduğu gibi sendikanız, partiniz, meclisiniz olacak…
Sizler de mecliste tartışarak yasa yapıp…
Hak aramak için mücadele falan yapacaksınız…
İnanın sistem tam olarak oturduğunda bunların hiç biri olmayacaktır…
Neden mi? Bakın yıllardır hep aynı anlayış;
Atatürk’ün “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir .” Sözüne karşı çıkıp, egemenliğin tanrıda olduğu bir düzen özlemi çektiklerini söylemiyorlar mı?
Peki, kim yönetecek ülkeyi? En güçlü, en etkili cemaat ve tarikat değil mi?
Peki de değişmez yasaların olduğu bir sistemde…
Meclis…
Muhalefet partisi…
Sendika…
Dernek falan olabilir mi?
Demek istediğim…
Şimdi siz…
Laikliği küçümseyip…
Daha yüksek idealler peşinde falan koşuyorsunuz ya…
Bence bilmenizde yarar var
Laiklik varsa egemenlik millete ait oluyor ve demokrasiyle yönetiliyorsunuz…
Ama yoksa
Sisteminize ne ad koyarsanız koyun diktatörlükle yönetileceksiniz demektir…
|